Hayallerim, Delorean ve Sen: 2013

20 Aralık 2013

Vadedilmiş Bir Sergi

SALT Beyoğlu ve SALT Galata'da 5 Ocak'a kadar ücretsiz gezip görebileceğiniz Vadedilmiş Bir Sergi gözlere ve ruha hitap ediyor. Gülsün Karamustafa'nın Türkiye’de ve uluslararası platformda bugüne kadar düzenlenen en kapsamlı sergisinden bahsediyorum. Çağdaş sanatın önde gelen Türk kadın sanatçılarından Karamustafa'nın onlarca eserinin kişiselliği ve bir o kadar da evrenselliğine tanık olmanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Birçok tekdüze sergi ve eserlerle karşılaştırılınca Vadedilmiş Bir Sergi kaçırılamayacak kadar renkli, çeşitli, duygu ve yaşanmışlıklarla dolu. SALT'ın internet sitesinde sergi ve sanatçı hakkında çok güzel ve detaylı şu yazıya göz atabilirsiniz. Aşağıda sergiden fotoğraflar bulacaksınız.
Serginin adına da ilham veren eser Vaat Edilmiş Resimler
1998 - 2004

17 Aralık 2013

Uçuç Böceği XV

Brezilyalı illüstrator Frederico Birchal, popüler film ve dizi kostümlerinden esinlenerek yeni bir seri yaratmış. Kostümlere indirgenerek minimalist bir tarzda yeniden yorumlanan sevilen yapıtların, sevimli ve göze çok hoş gelen görsellerini aşağıda bulabilirsiniz. Aralarında en sevdiğim Back to the Future üçlemesine ait olan. Sanatçının tumblr sitesi için tıklayın.

9 Aralık 2013

Orange Is the New Black

Orange Is the New Black, 2013'ün en güzel dizilerinden. Kadın gözünden, kadınlarla ilgili cesur ve çok katmanlı bir diziyi izlememek olur mu? Dizi hakkındaki yazımı beni konuk yazar olarak ağırlayan Bunu Bugün Öğrendim'de bulabilirsiniz. 

8 Aralık 2013

Misafir Var: Bruce Wayne'in Alternatif Hayatı

Uzun bir aradan sonra üçüncü misafir yazarım karşınızda! İlk konuğumun öyküsü Otobüs'ten sonra ikinci kez kurguyu konuk ediyorum Blog'a. Bu sefer sevgili Hayat'ın alternatif Bruce Wayne hikâyesini okuyacaksınız. Post-modern bir yapıda modern dünyaya kurulan ilginç bağlantılar,yapılan eğlenceli göndermeler ve kendine has şeker/deli/fantastik tarzı ile yazıyla sizi baş başa bırakıyor ve aradan çekiliyorum.



Bruce Wayne'in Alternatif Hayatı

Küçük Bruce Gotham City'nin en havalı sosyete ailelerinden olan Wayne ailesinin biricik, tek şehzadesiydi. Annesi ve babasi Bruce'u çok severdi, oyuncaklar, pahalı kıyafetler, odasına televizyon ve videokaset oynatıcılar almalar mı istersin ne istersin. Ne istese vardı işte Bruce'un. Gerçi hayatta en çok istediği şey olan bir kardeşi yoktu işte. Hafif despottu ailesi, annesi Martha Wayne "Bir tane daha doğuramam Bruce, sen oyun arkadaşı istiyorsun diye ben vücudumu bu sarkmaya maruz bırakamam. Sana o kadar Furby aldık, Pu-chi aldık onlarla oyna. Sıkıldığında Alfred Amcana söyle o da oynar seninle. Değil mi Alfred?" derdi. "Tabi ki hanımefendi, Şehzademizin emrine amadeyim." diye cevaplardı Alfred de yazık.

4 Aralık 2013

Ulm

Ulm, Almanya'nın güneyinde, trenle Münih'e yaklaşık bir saat mesafede ufak bir şehir. Şehri gezme fırsatım olduğu için mutluyum. Hiçbir şey yeni bir yer keşfetmenin beslediği kadar beslemiyor ruhu. Ulm hiçbir zaman gidilmesi gerekenler listemde olmamasına rağmen bu ufak şehrin kıyıda köşede kalan güzellikleri insanı mutlu ediyor. Genel olarak turist mıknatısı birçok Avrupa şehrine göre çok az gezilecek görülecek mekanı var Ulm'un. Bir günlük gezi kâfi.
Şehrin dikkat çeken en önemli yapısı Ulmer Münster (Ulm Kilisesi). Bu kilise halen dünyanın en uzun kilise kulesine sahip. Kilise ayrıca 1890 ve 1901 yılları arasında dünyadaki en uzun yapı imiş.
Fischerviertel olarak adlandırılan Ulm mahallesi ise gözler için keyifli bir ziyafet vaat ediyor. Yarı ahşap evleri, evlerin arasına sızmış kanalları ve dünyadaki en eğik otel olma unvanına sahip Das schiefe Haus şehrin bu kısmında bekliyor sizleri. Piramit şekilli şehir kütüphanesi ise Ulm'un en şık yapıları arasında. Ufak bir ek bilgi olarak da Einstein'ın Ulm doğumlu olduğu verilebilir.
Ulm, en güzel Avrupa şehirleri arasında sayılamasa bile meraklı gözlere sunabileceği ufak güzellikleri olan bir Almanya şehri. Aşağıda şehrin fotoğraflarını bulacaksınız.
Ulmer Münster

28 Kasım 2013

Amsterdam

Büyülü şehir Amsterdam'ı sevgili Göksu'nun blogunda yazdım. Beni konuk ettiği için kocaman öpücükler güzel kadına! Yazı ve fotoğraflar için tıklayın!

23 Kasım 2013

İyi ki varsın Doktor!

23 Kasım 1963'te Doctor Who'nun ilk bölümü yayınlandı.
Bugün Doctor Who'nun 50. yıl dönümü.
Uzun zamandır beklenen özel yıl dönümü bölümü The Day of the Doctor'a akşam kavuşacağız.
İyi ki varsın Doktor!
Seni seviyorum.

17 Kasım 2013

Masters of Sex

Masters of Sex, Amerikan televizyonunun en yeni cevherlerinden. Geçtiğimiz eylül ayında yayın hayatına başlayan dizi, henüz birinci sezonunda. Showtime’ın  ikinci sezon için onay verdiği dizi, bu sezonun en kaliteli yapımlarından.

14 Kasım 2013

Uçuç Böceği: Fantastik Haritalar

Bu Uçuç Böceği'nde sizler için fantastik haritalar derledim. Fantezi türüne ait birçok unutulmaz eserin yol göstericileri olan bu haritalar hem ait oldukları evrenleri gözümün önüne getirerek beni hayallere sürüklüyorlar, hem de güzellikleriyle büyülüyorlar. Aşağıda Game of Thrones evrenine, Harry Potter serisine, Dorothy'nin fırtınayla sürüklendiği Oz Diyarı'na, Doktor'un TARDIS'ine, Orta Dünya'ya, Açlık Oyunları dünyası Panem'e ve Whedon'ın ekranlara çok erken veda eden fantastik dizisi Firefly'daki uzay gemisi Serenity'e ait haritaları bulacaksınız. Birçok haritanın fan yapımı olduğunun da altını çizmeli.
Westeros, Essos, Sothoryos, Ulthos
George R.R. Martin'in epik fantastik serisi A Song of Ice and Fire'ın dünyasının haritası.

7 Kasım 2013

Yaban Koyununun İzinde


Yaban Koyunun İzinde (A Wild Sheep Chase) Haruki Murakami’nin 1982’de yayımlanan üçüncü romanı ve başka dillere çevrilmesi için onay verdiği ilk kitabı . Aslında bir üçlemenin, Fare Üçlemesi’nin (Trilogy of the Rat) son kitabı olan Yaban Koyununun İzinde yazarın sürreal çizgisini bulmaya başladığı ve hikâye anlatmanın zevkini keşfettiği eseri (bkz. yazarın The Paris Review’e verdiği 2004 tarihli röportajı). Fare Üçlemesi’nin ilk iki kitabının Türkçe çevirisi mevcut değil.

29 Ekim 2013

This Is the End


Bu sene kıyameti işleyen iki komedi filmi çıktı görücüye: The World’s End ile This Is the End (Buraya Kadar) . İki yapımı ilk duyduğum anda isimleri birbirlerine karıştırmış, o kafa karışıklığı ile de uzunca bir süre hangi filmde kimin oynadığını oturtamamıştım zihnimde. O kafa karışıklığı geçeli epey olduysa da bu iki filmden sadece This Is the End’i izleme fırsatı bulabildim bugüne kadar.  This Is the End’in yönetmenliğini Hollywood’un gözde komedyenlerinden Seth Rogen ve Rogen’la daha önce Superbad, Green Hornet ve Pineapple Express gibi filmlerde beraber çalışmış Evan Goldberg üstlenmişler.

21 Ekim 2013

Elementary

Lucy Liu Amerika’nın egzotik güzellerinden. Hakkında egzotik sıfatı kullanılan kişiye haksız bir ayrımcılık yapıldığı görüşüne katılsam dahi, Liu’nun yıllardır kurduğu kariyeri ve sevimli duruşu egzotik sıfatının onun için sadece güzelliğinin farklı bir yanını vurguladığını düşünüyorum.  Çin asıllı ABD’li sanatçının yer aldığı en son yapımlardan biri Elementary. BBC’nin başarılı yapımı Sherlock’a karşı  yapılan bir Amerikan atağı olan dizi, izledikçe kendini sevdiriyor ve Sherlock Holmes severler için apayrı bir formatta çözülecek yeni suçlar ve gizemler vaat ediyor.
 

15 Ekim 2013

Gravity


Sinemada büyülenmeyi özlemişim. Ekranda gördüğünün zihinde koca koca ağır kapıları açmasını, kapının ardındaki harikulade güzelliklerle baş başa kalmayı özlemişim.

6 Ekim 2013

Marokkanische Teppiche und die Kunst der Moderne

Münih'teki Pinakothek der Moderne'de 5 Ocak'a kadar gezilebilecek Fas Kilimleri ve Modern Sanat sergisi (Marokkanische Teppiche und die Kunst der Moderne), günümüz sanatının kaynağına alternatif bir bakış sunuyor. Kadınlar tarafından işlenen bu kilimlerin çağdaş sanatçıları ve eserlerini nasıl etkilemiş olabilecekleri sorusu üzerine düşünerek gezdiğinizde göze çarpan detaylarda bugünün sanatından bir şeyler bulabilir, renklere hayran kalabilirsiniz. Şehirdeyseniz bir göz atın derim. Aşağıda bazı kilimlerin detaylarının fotoğraflarını bulabilirsiniz.*

30 Eylül 2013

Uçuç Böceği XIV

Eylül'ün Uçuç Böceği derlemesi benim çektiğim fotoğraflardan oluşuyor. Sırasıyla: Oscar'a aday olmuş en kısa kısa film olma özelliği taşıyan Fresh Guacamole (sevgili Gökçe'ye öpücükler.); Harry Potter özlemi; uçak kanadının arkadaşı bir ufak bulut; pembe gökyüzü; sahil gecesi; deniz canları.

23 Eylül 2013

Bir Demet Zeki Müren


Sanat Güneşi Zeki Müren'in ölümünün 17. yıl dönümü anısına daha önce görülmemiş fotoğraflarının yer aldığı bir sergi açıldı Bodrum Arkeoloji Müzesi'nde.

15 Eylül 2013

Now You See Me

Now You See Me, fragmanıyla ilgimi çekmişti. Sihirbazlar oldum olası zayıf noktalarımdan olmuştur. Eh, doğal olarak listeye eklendi film. Geçenlerde izlediğimde ise film bitiminde kızgındım yönetmene ve yazarlara. Neden mi?

29 Ağustos 2013

Orphan Black


Orphan Black 2013'ün başarılı bilim kurgu/aksiyon dizilerinden. Birinci sezonunu geçtiğimiz Haziran'da bitiren, yapımcılar tarafından da ikinci sezonunun onaylandığı açıklanan dizi sürükleyici öyküsüyle izleyiciyi bağlıyor kendine.

8 Ağustos 2013

Uçuç Böceği XIII

Bu Uçuç Böceği'nde minimalist dizi posterleri bulacaksınız. Supernatural ve Doctor Who posterleri Risa Rodil tasarımları. Sanatçının internet sitesi için buraya tıklayın. Black Mirror'lar Mikie Daniel'in. Friends, Dexter, Six Feet Under ve Scrubs posterleri ise Albert Exergian'a ait. Exergian'ın modern dizi posterleri serisi için buraya tıklayabilirsiniz.

4 Ağustos 2013

Avokado III

Ağustos avokadosu.

Avokado 1: 11. Doktor'a hayat veren Matt Smith'in, gönülçelen emektar dizi Doctor Who'dan ayrılacağı geçtiğimiz aylarda açıklanmıştı. San Diego'daki Comic-Con International'da kalp yaralayan vedalara imza attı Smith. Bugün BBC, 12. Doktor'u kimin canlandıracağını açıklayacak. Birleşik Krallık saatiyle akşam yedide yapılacak yarım saatlik özel yayınla yeni Doktor'u canlandıracak aktör duyurulacak dünyaya. Karmaşık hisler içindeyim.

3 Ağustos 2013

Black Mirror

Black Mirror, televizyondaki en lezzetli minik seyirlikler arasında. BBC’nin –şimdilik- iki sezonlu, toplamda birbirinden bağımsız altı bölümden oluşan mini dizisi bizi gelecek olasılıklarla buluşturuyor.

19 Temmuz 2013

Fill the Void


Rama Burshtein, New York doğumlu ve İsrailli asıllı kadın yazar ve yönetmen. Burshtein, 2012 İsrail yapımı ve oldukça ilgi gören Fill the Void filminin yönetmeni. 

10 Temmuz 2013

Uçuç Böceği Özel: Game of Thrones Karakterleri

Tokyo'da yaşayan, Fransız asıllı grafiker Mike Wrobel'in en yeni çalışmaları, özellikle Game of Thrones severlerin ağzını sulandıracak cinsten. Sanatçı, GOT karakterlerinin yakın zamanlarda -80'li ya da 90'lı yıllar gibi- nasıl görünebilecekleri fikrinden yola çıkarak taht kavgalarını, grunge ve hip-hop tarzıyla yoğurmuş ve gangster draması görünümü vermiş. Wrobel'in çeşit çeşit film ve dizilerden esinlenen çalışmalarına bir göz atın. Sanatçının tumblr sayfası için buraya, tasarımlarını sattığı internet sayfası için buraya tıklayabilirsiniz.

7 Temmuz 2013

Lucky Man: A Memoir

Back to the Future en sevdiklerim listesinde en önlerdeyse, Marty McFly'ı canlandıran Michael J. Fox'un yeri de kalbimde doğal olarak daha bir farklı. Fox'un 2002 basımı, çok satan anı kitabı Lucky Man: A Memoir'ı (Şanslı Adam) okumaya seneler önce niyet etmiş olmama rağmen ancak geçtiğimiz günlerde fırsat buldum.

4 Temmuz 2013

Supernatural

Supernatural 2005’ten beri yayınlanan oldukça popüler bir fantastik dizi. Kendini güncel çerçöp fantastik dizilerinden ayıran birçok özelliğe sahip Supernatural, özellikle türe düşkünlüğü olan izleyiciler için değerli bir seri.

2 Temmuz 2013

Londra II

Londra'nın üstü çoğunlukla bulutlarla kaplı olabilir; ama şehrin şimdiki zamanı ve geçmişi sokaklarında üstüste binince baka baka doyulamayacak güzellikte gökkuşakları -elbette ki farazi bunlar- oluşuyor. Yolu Londra'ya ilk kez düşen herkesin -turist,maceracı,meraklı,göçmen- görülecekler listesinde şehrin belli başlı değerli, ünlü ve görkemli yapıları olacaktır: birçok felaket filminde paramparça edilen Big Ben; ona, hemen yanında eşlik eden göz alıcı Parlamento Binası (Westminster Sarayı) -2009 yapımı filmde Sherlock Holmes'un pencerelerinden Thames Nehri'ne atladığı bina-; şehrin en yeni ama en az eskileri kadar ünlü üyesi London Eye; şehrin dört bir yanındaki hediyelik eşya dükkanlarındaki objelerin üstünü fotoğrafı,silüeti,kabartması ile süsleyen Tower Bridge ve İngiliz Kraliyet Ailesi'nin biricik evi Buckingham Sarayı. Her birinin şehrin imajına katkısı tartışılmaz olsa da, bu ünlü figürlerin arkalarında sıcacık, başka başka mekanlar, gezilecek görülecek sevilecek köşeler ve oturulup seyredilecek şehir manzaraları var. Bu satırların yazarı şehrin üstünü azıcık kazıyabilme şansına eriştiği için çok mutlu.

27 Haziran 2013

Misafir Var: İki Farklı Yorum

Geçtiğimiz ekim ayında Blog'da ilk misafiri ağırlamıştım. Bugün güzel insanım İzlem Görer'i konuk ediyorum. Sayın Görer, şiiri yazısının merkezine alarak yorum farklarından söz ediyor; fakat edebiyatın ve sanatın bütün dallarına uzayabilecek bir tartışma bu.
İki konuğumun da, Blog'da üstünde durmadığım -duramadığım- türler/konular üzerine yazılarının bu ufak köşeyi çeşitlendirmesinden duyduğum memnuniyeti dile getiremem. Daha fazla uzatmadan lafı İzlem'e bırakıyorum.


İki Farklı Yorum

Kemal Özer
Edebiyatta zaman içinde bir yapıtı çözümlerken, geleneksel 'klasik sorgulama biçimi' değişmiş ve metnin ana fikri yerine metnin derin yapısındaki anlamı bulmaya yönelik sorgulama biçimleri için farklı edebiyat kuramları ortaya çıkmıştır. Alımlama estetiği ve okur merkezli kuram da bunlardan bir tanesidir. Bu kurama göre, farklı okurlar yapıtı farklı biçimlerde metnin iç tutarlığına aykırı olmayacak şekilde elde ettiği nesnel verileri birleştirerek kendi öznelliği içinde yorumlamakta özgürdürler. Fakat "Eserin anlamını yazardan daha iyi kimse bilemez. Eserin gerçek anlamı yazarın düşündüğü anlamdır." gibi yerleşmiş yaygın bir düşünce kalıbı vardır bazı çevrelerce. Okur merkezli kuram açısından yazarın nerede durduğu ya da metnin toplumsal-tarihsel bağlamı konuları çok açık değildir. Bu kurama göre zaten yazarın konumunu sorgulama amacı güdülmesine gerek yoktur. Çünkü yazarın anlatmak istediği ile anlattığı şey her zaman aynı olmayabilir. Ne demek istediğini açıklarken eksik söyleyebilir; kendisi de yanılabilir. Yazarın eseri yazarken kafasında her zaman tek bir amaç bulunduğu da iddia edilemeyebilir. Amacı, eseri yazarken değişebilir; bir takım aşamalardan geçebilir.

23 Haziran 2013

The Great Gatsby


The Great Gatsby bu sene beyazperdede hiç olmadığı kadar görkemli bir şekilde hayat buldu. Baz Luhrmann’ın yönettiği , Scott Fitzgerald’ın aynı adlı klasik romanından uyarlama filmin başrollerinde Tobey Maguire, Leonardo DiCaprio ve Carey Mulligan var.

5 Haziran 2013

#direngeziparkı

Hoş geldin Haziran. Benim şehrimin üstünde güneş daha yeni yeni gülüyor olsa da bize isminle bile ulaşman
büyük mutluluk! Bu vakitlerde yüreğimde umut var! Direniş bana umut veren. Gezi Parkı'ndaki eylemlerle başlayan süreç hayal edilmesi önceden olanaksız bir kardeşlik havasına soktu bütün ülkeyi. Ülke sınırı içinde olsun olmasın, kalbi özgürlükte yatan herkesin tüm ilgisi önce İstanbul'daydı. Direnişin öteki şehirlere sıçraması uzun sürmedi. Ayaklanan halka eşlik etmek için her şehirde nöbetteydi polisler. Biber gazları, copları, TOMA'ları ve tazyikli sularıyla yıldırmaya vurdular. Ama yıldıramadılar. Tayyip kaçtı.

25 Mayıs 2013

Casanova


BBC’nin 2005 yapımı mini dizisi Casanova’da çapkın baş karakterin gençliğini David Tennant, yaşlılığını da usta oyuncu Peter O’Toole canlandırıyor.  Dizi üç bölümden oluşuyor ve her bölümün senaryosu  Doctor Who’nun eski baş yazarı Russell T. Davies’ın imzasını taşıyor.  Dizinin Amerikan yapımı, başrolünde Heath Ledger’ın oynadığı Casanova filmi ile aynı yılda seyirciyle buluşması tesadüf mü yoksa Casanova’nın 280. doğum yılını kutlama amacı mı güdülmüş emin değilim; fakat Tennant’ın Casanova’sı benim favorim.

22 Mayıs 2013

Virginia Woolf III


Mîna Urgan hiç süphesiz Türkiye'nin en önemli akademik insanlarından. Urgan'ın 1995 yılında yayınlanan Virginia Woolf adlı, Woolf'un hayatını ve eserlerini anlatan ve inceleyen kitabı hakkında bu yazı.

12 Mayıs 2013

Sherlock


BBC’nin Sherlock’u Sir Arthur Conan Doyle’un klasik kahramanı Sherlock Holmes’u güncel zamana uyarlayan başarılı bir mini dizi. Sherlock’un yaratıcıları Mark Gatiss –kendisi ayrıca dizide Sherlock’un ağabeyi Mycroft Holmes rolünü üstlenmiş durumda- ve Steven Moffat İngiliz televizyonunda ağırlığı olan saygıdeğer isimler. Moffat ve Gatiss aynı zamanda Docto Who (BBC)  yazarları arasındalar. Moffat üç senedir Doctor Who’nun baş yazarlığı görevinde.

5 Mayıs 2013

Uçuç Böceği XII

Bu Uçuç Böceği kadınlara özel. Hayırlı pazarlar efendim.
Woman with Green Umbrella, 1920
Henri Matisse

2 Mayıs 2013

Flight


Zemeckis’e olan hayranlığımı pek çok ay önce dillendirmiştim burada. Geçtiğimiz günlerde ise sonunda yönetmenin canlı aksiyona (live action)  geri döndüğü son filmi Flight’ı izleme şansı buldum -2000’de çektiği Cast Away’dan sonra sadece animasyonlarla konuk olmuştu sinemalara Zemeckis-. Flight’taki rolü Whip Whitaker ile Denzel Washington Altın Küre ve Oscar’da En İyi Erkek Oyuncu dalında aday gösterilmişti.

30 Nisan 2013

Doctor Who


Duygusal fırtınama yakalanmadan önce Doctor Who’dan bahsetmeli. Dünyanın en uzun soluklu bilim kurgu dizisi olan Doctor Who 1963’te televizyona doğuyor. Gallifrey gezegeninden gelme gizemli uzaylı Doktor’un zaman ve uzayda maceralarını konu alan dizi, 1989’da iptal ediliyor. 1996’da bir televizyon filmi ile kısa bir dönüş yapan Doktor, televizyona uzun soluklu olarak 2005’te geri getiriliyor. Russell T. Davies’in ekranlara döndürdüğü Doctor Who, 2005’te yayınlanan ilk bölümü Rose’dan itibaren bağımlılık yaratan muhteşem bir diziye dönüşüyor. Yeni Doctor Who’nun ilk serisinde Doktor’u Christopher Eccleston, devamında ise David Tennant canlandırdı. Doktor’dan bahsederken kendisinin yenilenme geçirerek farklı bir vücutta hayatına devam edebildiğini de belirtmek gerek. An itibariyle ekranda on bir farklı doktor izlemiş bulunuyoruz. Dizinin güncel sezonunda Doktor’u Matt Smith canlandırıyor.

27 Nisan 2013

Secret Diary of a Call Girl


Secret Diary of a Call Girl, Billie Piper'ın canlandırdığı Londralı, eğitimli ve yüksek ücretli telekız Belle'in maceralarını konu ediniyor. Dizi, Belle De Jour rumuzu altında yayımlanan romandan uyarlanma. 2003 yılında yayımlanan kitap kısa zamanda üne kavuşunca -gerçek adını ancak yıllar sonra 2009'da açıklayacak olan Belle De Jour- maceraları hakkında yazmaya devam eder. Kitapları okumadım; ama size dizi hakkında yazabilirim.

26 Nisan 2013

Avokado II

Şimdi bir Avokado zamanıdır.

Avokado 1: Bulut Atlası adlı güzel romanın film uyarlaması Bulut Atlası (2012) tarafımdan hiç sevilemedi. Filmin hikâyesinin –ki o hikâye birçok alt hikâyeyi barındırıyor- bilindik işlenişine renk katsın diye ayarlanmış hissini veren kurgusundan, mesaja arka dursun diye aynı aktörleri bütün hikâyelerde kullanma kararının yarattığı makyaj felaketine birçok kusuru olan bir film Bulut Atlası. Kitap hakkında yazdım geçen gün, yazıyı okumak isterseniz tıklayın.

24 Nisan 2013

Bulut Atlası


İngiliz yazar David Mitchell'ın romanı Bulut Atlası, altı farklı yer ve zamanda karşımıza çıkan kurmaca karakterler üzerinden insanlık tarihinin bir haritasını çiziyor. Bu harita içine katılan metafiziksel öge ile epik bir dünya tarihi atlasına dönüşüyor ve okuyucuyu insanı insan yapan birçok unsur hakkında düşünmeye davet ediyor. Altı yüz küsur sayfada altı farklı kısımda 19. Yüzyıldan başlayan ve gelecekte bilinmeyen tarih sonrası çağlara uzanan kurmaca bir gidişata tanık oluyoruz. Kitabın arka kapağına ulaşıldığında ise kalpte bir korku kalıyor; içten içe bu kurmaca gidişatın gelecekte insanlığın başına geleceklerden çok farklı olmayabileceği hissiyatı insanı ürpertiyor.

22 Nisan 2013

Much Ado About Nothing


Whedon’ın yaratıcı zihni yeni şeyler denemeye ve yeni zorluklar aşmaya dayanamıyor. 2012’de The Avengers gibi büyük ve şaşaalı bir filmle karşımıza çıkan Joss Whedon bu sene bir Shakespeare uyarlaması olan Much Ado About Nothing (Kuru Gürültü) ile şenlendiriyor bizi. Kuru Gürültü, 32. İstanbul Film Festivali programında da kendine yer buldu.

10 Nisan 2013

Warm Bodies

Warm Bodies (Sıcak Kalpler) bir türe hiç yaklaşılmayan taraftan bakmaya cesaret eden; fakat baktığı yerin konumundan ötürü kendini ciddiye almamıza engel olan ortalama  sevimli bir film. Yönetmeni  2011 yapımı 50/50’yi çeken Jonathan Levine.

1 Nisan 2013

Uçuç Böceği Özel: Yeşilçam

İstanbul Film Festivali Onur Ödülleri, festivalin Açılış Töreni'nde dağıtıldı. Lale Belkıs, Ediz Hun'dan aldı ödülünü. Yeşilçam'ın kötü kadını, ödülünü ayakta tek başına duran ve savaşan bütün kadınlara adadı. Ediz Hun'u görmek her zaman güzel. Ödül sahipleri hakkında detaylı bilgi için buraya tıklayın.
Ben de -duygusallaşmış olacağım- hazırlamayı planladığım Uçuç Böceği'ni Yeşilçam'a adadım bu sefer. Büyürken, televizyonda rast geldiğimiz birkaç filmin posterlerini bulacaksınız aşağıda. Filmlerin hepsi 1970'lerden.
Tatlı Meleğim, 1970
Yönetmen: Mehmet Dinler*

25 Mart 2013

Gizli Kapı

Google Earth'ün sizi sadece ilginç köşelere götürdüğünü hayal edin. Şimdi hayal etmeyi bırakıp, buraya tıklayabilirsiniz. The Secret Door, dünyanın dört bir köşesinde eğlenceli ve ilginç manzaraların keyfini çıkarmaya götürüyor sizi.  Rengarenk bir mağazadan çıkıp ormanlık alanda bulabiliyorsunuz kendinizi.

17 Mart 2013

Kinyas ve Kayra

Hakan Günday'ın ilk romanı Kinyas ve Kayra yeraltı edebiyatının ilgi çekici örneklerinden. Gerçi romanı türlemek -türüne yerleştirmek- başkarakterler Kinyas ve Kayra'nın nefret dolu bakışlarına maruz kalmama sebebiyet verebilecek kadar ucuz bir kategorize etme yöntemi. İnsanları milletlerine, derilerinin rengine göre ayırmaktan bir farkı olmadığı da tartışılabilir. Bu tür karşı-düşünceler ise romanın okuyucunun üzerinde yarattığı ya da yaratacağı ötekilik hislerini destekler nitelikte olduğundan bu yazıya da uygun düşer diye düşünüyorum.

14 Mart 2013

Broadchurch


İngiliz televizyonu yeni bir dizi ağırlıyor şu aralar: Broadchurch. Diziye ilgimi çeken birincil öge hiç kuşkusuz Dedektif Alec Hardy rolündeki David Tennant. 10. Doktor ve güzel insan Tennant'ın adından sonra ise Broadchurch'ın yaratıcısı Chris Chibnall'a kulak kabartılabilir. Chibnall, Doctor Who ve Torchwood'da yazarlık yapmış bir isim.


12 Mart 2013

Bir Yıl

Blog açılalı tam bir sene oldu bugün. Güzel, koca bir sene. Filmler, diziler izlendi; kitaplar okundu; güzelliklere hayran kalındı; gezildi ve yazıldı. Sanırım artık büyük bir heyecanla ilk defa yazıda itiraf etmeli: Hayallerim, Delorean ve Sen'i çok seviyorum. Birçok insanın farklı platformlarda, değişik formlarda kendilerine yer ayırabildikleri şu zamanlarda benim köşemin burası olduğunu bilmek, etrafı birazcık olsun çeşitlendirebildiğime inanmak ve Blog'u canlı tutmanın omuzlarımda yarattığı keyifli yükü hissetmek güzel. Bu küçük köşeyi döşerken beni destekleyen dostlara kocaman ve yürekten teşekkürler. İyi ki varsınız.

28 Şubat 2013

Avokado I

Zihnim bir çölden farksız hissettiriyor bu aralar. Tam ağzını açıp benimle konuşacak derken suratını asıp kafasını çeviriyor öbür tarafa. Bu kuraklık sevgili blog'u da etkiliyor ister istemez. Güncellemeler seyrekleşiyor, sessizlik çoğalıyor. Böyle dönemlerde kendimle savaşmak adına bir cephe açmaya karar verdim. Tek bir konu başlığının altına uzun uzun yazmak zor olduğunda birçok konu hakkında kısa kısa yazmayı görev bileceğim kendime. Böyle bir denemeyi Bunları seviyorum. adlı iletimde yapmıştım. O iletiyi şu anda geliştirmekte olduğum yeni bir serinin kaba taslağı olarak almak yanlış olmayacaktır. Bu yeni seriye Avokado adını veriyorum. Haydi başlayalım o zaman.

24 Şubat 2013

Pazar Rüyası


Onlarca yıl sonra reşit olan her öğrenciye yaşıtlarıyla ayrı eve çıkma izni ve bursu verilecek. En başta cazip görünen bu sistem pratikte çok farklı sonuçlar doğuracak. Dünyanın her yerinde oluşturulacak öğrenci evlerinin açılamayan tek bir kapısı olacak. Bu kapının ardındakiler bir zaman gizemini koruyacak; fakat meraklı bir grup kapıyı zorlayacak. Açılan kapının ardında kendi dairelerine benzeyen ama daha ufak bir ev bulacaklar. İlk önce kendi dairelerinin uzantısı olan yeni bir kısım bulduklarını düşünerek sevinecekler. Ardından keşfedilen dairenin sahibi varacak mekâna. İri yarı, yavaş ama korkutucu adımlar atan ve kaşları çatık adam öğrencileri korkutacak. Ve bu adam koridorun sonunda, kapı eşiğinde duran korkmuş öğrencilere gözünü kırpmadan bakacak. Öğrenciler ise bu bakışlara yenik düşecek, kapıyı kapatacak ve sağlama alacaklar. Bu kapının bir daha açılmaması gerektiğini hissedecekler. Ve haklı olacaklar. Karşılaşmaları dünyaya yayılacak ve kendi evinde yaşayan her bir öğrenci o kapıdan rahatsızlık duyacak. Daha tedbirli olacaklar. Banyodan odalarına çıplak koşmayacaklar ya da evde yalnızken sarhoş olmayacaklar. Bu kapılar onların ipleri olacak ve güzel öğrenciler kapının ardındaki kötü adamın kuklası olacaklar.

23 Şubat'ı 24'üne bağlayan gecenin rüyası.

21 Şubat 2013

Uçuç Böceği XI

Aşağıda Joe Webb'in gönül çalan kolajlarını bulacaksınız. Sanatçının Magritte'ten izler ve apaçık göndermeler taşıyan eserlerini incelemesi eğlenceli. Daha fazlasını görmek için buraya tıklayın.
Kissing Magritte

15 Şubat 2013

Archer

Komik bir şeyler mi izlemek istersiniz? Archer'ı deneyin.

10 Şubat 2013

Lincoln

Spielberg’in yapmayı bildiği bir şey var ise, o da beyaz perdede devasalaşan masallar anlatmak olmalı. Yönetmenin filmlerinde kurduğu dramatik çatı çoğunlukla bana ağır gelse bile, belli anlarda içimdeki o epik hisleri barındıran kutuyu tırmalayan sahneleri ve diyalogları ile yönetmenin filmleri çoğu zaman bir yer buldu bu kalpte. 1971’de çektiği The Duel’la yüzsüz korkulara bir yenisini tır formunda eklediğinden beri onlarca işe imza attı. Adı fantezi ve bilim-kurgu sevenlerin saygıyla andığı bir sinema dahisi oldu. Indiana Jones, E.T., Kaptan Hook, T-Rex, Spielberg’in vizyonuyla şekillenen ünlü beyaz perde simaları.  Spielberg’in yeni projelerinin haberleri geldiğinde kamuoyunda heyecan çarpıntıları oluşması kaçınılmaz. Son filmi Lincoln ile de yönetmen bu seneki ödül maratonunda ön saflarda koşuyor. (Bkz. Oscar Adayları)

3 Şubat 2013

Londra I

Londra'nın gerçekliğinden kuşku duymak ne haddime! Ama yıllardır sadece kitaplardan okuduklarım, dergi, gazetelerden ve bilgisayar ekranlarından gördüklerimle kafamda yarattığım şairler Londra'sı hiç kuşkusuz masalsı bir niteliğe bürüneli çok oluyor. Woolf''un Londra kadınları, Dickens'ın yokluk insanları ve Ackroyd'un mistik Doktor Dee'si, Londra'da bana eşlik ettiler. Harry Potter uzaklarda bir diyarda -en az zümrüt yeşili şehir kadar uzak mıdır?- bu şehirde sürükledi ayaklarını ve King's Cross'tan bindi Hogwarts trenine. Ne romantik komedilere ve dramlara sahne oldu tuğla duvarlı evleri. Bu zenginlik ile büyüdü gözlerim ve şaşkınlığım. Londra ile ilk tanışmam gerçekleşti; azı ve çoğu ile bu şehir bütün o kurgulardaki gibi görkemli. Önümüzdeki zamanlarda hakkında yazabilirim, şimdilik Londra sokaklarında gezenlerin rast gelebileceği sokakların fotoğraflarını paylaşıyorum.