Hakan Günday'ın ilk romanı Kinyas ve Kayra yeraltı edebiyatının ilgi çekici örneklerinden. Gerçi romanı türlemek -türüne yerleştirmek- başkarakterler Kinyas ve Kayra'nın nefret dolu bakışlarına maruz kalmama sebebiyet verebilecek kadar ucuz bir kategorize etme yöntemi. İnsanları milletlerine, derilerinin rengine göre ayırmaktan bir farkı olmadığı da tartışılabilir. Bu tür karşı-düşünceler ise romanın okuyucunun üzerinde yarattığı ya da yaratacağı ötekilik hislerini destekler nitelikte olduğundan bu yazıya da uygun düşer diye düşünüyorum.
Hakan Günday çok çeşitli ülke ve dillerde yoğrulmuş değerli bir yazar. Romandaki yoğunluğun kökenlerini yazarda aramak mantıksız olmayacaktır. Geniş coğrafyalara yayılmış hikaye örgüsünün iki yıldızı Kinyas ve Kayra şiddet, alkolizm, uyuşturucu ve seks dolu hayatlarıyla yaşarlarken yazmaya başlarlar. Biz onların yazdıklarını okuruz; birincil tekil şahısla anlatımın verdiği yakınlık hissiyle ilerleyen sayfalarda savaşmak durumunda kalırız. Zira Kinyas ve Kayra okuyucunun kendini bağdaştırması sakıncalı insanlardır sayfalarda. Ölümü iplemeyen, hayatı hiçe sayan nihilist yaklaşımları ile işledikleri cinayetler, topluma uyum sağlayabilen normal bireyin aklından geçirmemesi gereken sakıncalı düşünceler hakkında yazar bu ikili. Düşüncelerinin ağırlığından yakınırlar. Ara ara herkesin zihninin arka odalarından çıkıp nefesleri kesen sesler vardır: umutsuzca anlam arayan, durmadan sorular soran ve cevapları alamayınca daha da yükselen sesler. Kayra ve Kinyas o sesler işte. Bu sonu gelmez soru-cevap savaşında kitap, okuyanı sorgulatıyor.
Beş yüz küsur sayfa boyunca küstah tespitler, acı laflar, yüreğe oturan güzellemeler, gerçekler ve yalanlar, -kitabı yayınlandığı zaman yaşının 24 olduğu göz önüne alındığında- yazarın zihnine hayranlık uyandıracak şekilde diziliyor ardı ardına. Sayfalarda göze çarpan zıtlıklar var mesela. Günday'ın bilinçli bir şekilde mi kurguladığını bilemediğim bu zıtlıkları ben, düşüncelerinden dolayı acı çeken iki adamın doğal olarak barındırması gerektiğine inandım. Düşünme alabildiğine soyut zihinsel bir süreç, zihin karman çorman bir anı, algı, duygu, düş, hafıza çorbası ise ve çorbanın her bir ögesinin oluşma koşulu her türlü ikiliği içinde barındıran dünyaya doğma ise düşüncelerin doğurduğu zıtlıklardan doğal ne olabilir?
Kinyas ve Kayra okumaya, bazı cümlelerini tekrar tekrar sesli söylemeye değer bir kitap. Biçimsel eksikliklerini ise, yazarın ilk romanı oluşundan ötürü göz ardı etmeli.
17 Mart 2013
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder