Verona'nın yayalara ayrılmış eski şehir merkezindeki meydan Piazza delle Erbe'deki pazara doğru yürüyün. Meydanı inceleyince Avrupa'nın kokusunu duymamak imkansız: Bir tarafta daha yoksul bir kesim olan Güney İtalya'yı hatırlatan, ön cephesi yıpranmış bina, Avrupa'daki her büyük şehirde rastgelinebilecek yüzyıllar öncesinden kalma kule -fotoğraftaki Lamberti Kulesi orta çağdan kalma-, gene başka bir vazgeçilmez şehir merkezi öğesi olarak pazar, ve sandalyelerinden birine oturup meydana karşı kahvenizi içebileceğiniz ya da ortalama bir yemek yiyebileceğiniz sıra sıra kafeler.
Meydanı geçip biraz ilerlediğinizde Juliet'in evini bulacaksınız. Biz eve vardığımızda demir kapı çoktan kapanmıştı. Gene de kapalı kapının ardından da gözüken Juliet'in ünlü heykelini izlemeyi, tarihin en ünlü aşıklarından birine ait evin duvarlarına yazılmış binlerce isim ve notlardan birkaçına göz atmayı ihmal etmedik.
Şehrin en sevdiğim yeri, İtalya'nın da en büyük yapılarından biri olan antik amfitiyatro Verona Arena oldu. Arnavut kaldırımı dar Verona sokaklarından çıkıp, kendinizi bir anda Verona'nın en geniş meydanı olan ve Arena'ya da ev sahipliği yapan Piazza Bra'da bulabilirsiniz. Denk gelirseniz, ait olduğu zamanın en iyi korunan yapılarından biri olan Arena'da opera izlemeyi ihmal etmeyin; hem o mekanda opera izlemek sizi amfitiyatronun antik zamanlarına geri götürecek, hem de keyifle açık havada oldukça kaliteli ve görkemli bir opera izlemiş olacaksınız. Güzel bir gelenekleri de var: Arena'da her gösterinin başlamasından önce seyirciler minik mumlar yakıyorlar.
Verona'nın gecelerinde, sokaklarda rastgele dolaşın. Işıkların gecenin karanlığını yararak, şehre yeni ve gizemli bir atmosfer kaçışına şahit olun. Castelvecchio Köprüsü'nden gün batımını da izleyebilirsiniz.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder