Hayallerim, Delorean ve Sen: Mavi Dalga

21 Mart 2014

Mavi Dalga


Başka Sinema, Mart ayında Türk sinemasında pek işlenmeyen bir çağı merkezine oturtan bir yapımı ağırlıyor. Zeynep Dadak ve Merve Kayan'ın yönetmenliğini yaptıkları ve senaryosunu yazdıkları, 2013'te Altın Portakal'da En İyi İlk Film, En İyi Senaryo ve En İyi Kurgu ödüllerine layık görülen Mavi Dalga'dan bahsediyorum. Ödülleri hak edip etmediği bir yana, Türkiye'nin orta sınıf gençliği, şimdiki zamanın yeni yetmeleri hakkında samimi bir film olması istenmiş Mavi Dalga'nın. Yer yer kotarılmış. Bütünde ise eksikleri olan bir film olmuş. Gene de bu satırlarda konusundan ve karakterlerinden dolayı izlenmesi tavsiye edilecek. Müzik ve müzik kullanımı da epey hoş. Kadın yönetmen kıtlığı çeken coğrafyamızda, bu işe imza atan iki cesur kadının ellerinden çıkma bir film olması da Mavi Dalga'nın izlenmesi için sunacağım diğer sebep.

Gençlik filmlerine zaten hemen hemen hiç rastlanmayan ülkemizde yönetmenler, konusundan gereği ön plana çıkan filmin mekanını da Balıkesir tutmuşlar. Böylece gençlik sıkıntısına, ülkenin merkez şehirleri Ankara, İstanbul, İzmir dışında kalan daha taşra şehirlerde yaşamın eklediği diğer hayaller, sorunlar eklenmiş. Bir uyanış ve büyüme döneminde olan Deniz'in hayatına konuk oluyoruz. Yönetmenlerin, filmi izleyen tüm genç kızların Deniz karakterine bakıp kendilerinden bir şey bulmalarını çok istedikleri belli. Bu isteklerini, karakterde en doğal şekilde gerçekleştirmeye çalıştıklarına da inancım tam; fakat Deniz'de eksik bir şeyler var. Karakteri canlandıran başrol oyuncusu Ayris Alptekin'in fazla durgun oyunculuğuna verilebilir bu eksiklik. Eminim aranızdan, benim şu eski videoteypimi izleseniz beni de aynı şekilde donuk, bulunduğu mekanda rahatsız ve dışarıda duran bir şekilde görürdünüz diyen çıkacaktır. Mesele bu değil maalesef. Ergen olmanın sancısını yansıtmak ayrı. Karakterin özünde olan bir eksikliği o sancıya vermek yanlış olur. Kısacası, karakterinin üzerine dayanan Mavi Dalga, karakter ve senaryodaki hatadan ötürü havada kalıyor. Başka bir açıdan bakıldığında bu havadalık, filmin merkezindeki büyüme hikayesini destekler gibi aynı zamanda. Sonuçta sadece değişim üzerine kurulu bir çağın, sabit bir zemin eksikliğinin yarattığı o kayma, tutunamama hissi üzerine kurulu Mavi Dalga. İşte bu yüzden insan hayatının herhangi bir evresi üzerine söyleyecek içten üç beş sözü olan her bir filmi dinlemeli. Mavi Dalga'nın hatalarına rağmen yaratmayı başardığı güzelim sahneleri de var. Özellikle müziğin eşlik ettiği yerlerde izlemesi pek keyifli bir büyüme filmine dönüşüyor. Dört kız arkadaşın arasındaki diyaloglar yer yer kulak tırmalasa da bu, diyalogların fazla gerçekçi oluşturulmaya çalışıldığından. Kısacası filmin en büyük hataları fazla gerçekçi yaratılmak istenişinden kaynaklanmış gibi duruyor. Gerçeklere kıyılamamış, her bir detayına dokunmak istenmiş. Takdir etmek gerekmez mi bu bağlılığı?
Filmin arka planında kendini hissettiren coğrafyasının sıkıntılarına dokunulan kısımlar var. Bütünlüğe pek bir yarar sağlamamışlar. Toplum eleştirisinden ziyade, düz bir mekan anlatımı gibi duruyorlar. Balıkesir'de yaşamın, Deniz'in hayatının bu dönemindeki etkisi yüzeysel bir şekilde işlenmiş.

Filmin genç oyuncuları hakkında yazmalı en son. Dört kız arkadaşı canlandıran Ayris Alptekin, Nazlı Bulum, Albina Özden ve Begüm Akkaya gerçek hayatta da arkadaşlar. Kızlar, geçtiğimiz yıllarda beraber tiyatro projelerinde yer almış, oyunlarını yazıp, yönetip, oynamışlar. Nazlı Bulum'u Çıplak Gerçek dizisindeki rolünden hatırlayanınız olur belki. Ayrıca bu grubun bir Gezi Parkı belgeseli çektiklerini belirtmeli. Belgesel hakkında okumak isterseniz buraya tıklayın. Kuşkusuz oyunculuklarının gelişmesi lazım; fakat çok genç olmalarına rağmen bu kadar aktif bir şekilde tiyatronun, sinemanın ve hayatın içinde olmaları insanı mutlu ediyor ve umut veriyor.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder