The Secret life of Walter Mitty'i izledikten bu kadar kısa bir süre sonra, içinde tekrar Ben Stiller'ı barındıran başka bir filme daha açtım kalbimi. Stiller projeye bu sefer yapımcı olarak dahil oluyor. İyi ki de oluyor. Submarine, Richard Ayoade'ın yönetmenliğinde 2010 yılında çekilmiş, sıcacık, renkli bir büyüme filmi. 15 yaşındaki Oliver Tate'in bakış açısından, genç adamın hayatından bir kesiti izlediğimiz film, ergenlik ve büyüme acılarını ele alışı ile Salinger'in meşhur -Türkçe'de aynı zamanda Gönülçelen başlığıyla da yayınlanan- Çavdar Tarlasında Çocuklar'ına selam veriyor. Bu selamın tesadüfen olmadığı, filmin Holden Caulfield'dan izler taşıdığı savunulabilecek karakteri Oliver'ın kız arkadaşına uzattığı kitaplardan birinin Salinger'in romanı oluşuyla netleşiyor, bu saygı duruşu gülümsetiyor.
Herkesin kendi fırtınalı yeni yetme yıllarından izler bulabileceği bir film Submarine. Bu benzerliklerin kendilerini dolaylı yollardan ele vereceklerini belirtelim, ne de olsa Oliver Tate normal ergenlerden oldukça farklı. Tabi ki büyüme filmlerinin ana fikri bu farklılığa temellendirilir; her bireyin farklılığı ve bu farklılıkla barışmak gerektiği vurgulanır. Oliver'ın alışılmadık varlığı üzerinden de kendimizi daha az yabancı hissediyoruz, başta da belirtildiği gibi kendimizden izler buluyoruz.
Oliver, en başta gizli saklı duran karakterinin beklenmedik dürüstlüğü ve gözlem yeteneği ile aile ve okul ortamında mutlu olabileceği küçük bir dünya evriltmeye uğraşıyor. Bu uğraşının meyve verdiğini, sarpa sardığını, Oliver'ın tökezlediğini, yeri geldiğinde kaybolur gibi olduğunu, mutluluğunu ve mutsuzluğunu izliyoruz. İnişli çıkışlı, bol engebeli bir yolda beraber yürüyoruz. Oliver'ın monologlarının, ailesiyle sohbetlerinin ve başına gelenlere yorumlarının güzelliği filme şiirsel bir hava katıyor. Mizahın kullanımı Wes Anderson filmlerini anımsatıyor. Alttan alttan fakat dâhice bir mizah anlayışı film seyrini şenlendiriyor. Bütün bunlara inanılmaz güzel çekimler eşlik ediyor. Sanat yönetimi tek kelimeyle muazzam. 1986 yılında geçen film, döneminin ruhunu da kendi tarzında başarıyla yakalıyor. Müziklerinin de güzelliğinden bahsetmiş miydim? Filmin müziklerinin hepsi Arctic Monkeys'in solisti Alex Turner'a ait. Lafı uzatmıyorum: Submarine'i izleyin.
Oliver, en başta gizli saklı duran karakterinin beklenmedik dürüstlüğü ve gözlem yeteneği ile aile ve okul ortamında mutlu olabileceği küçük bir dünya evriltmeye uğraşıyor. Bu uğraşının meyve verdiğini, sarpa sardığını, Oliver'ın tökezlediğini, yeri geldiğinde kaybolur gibi olduğunu, mutluluğunu ve mutsuzluğunu izliyoruz. İnişli çıkışlı, bol engebeli bir yolda beraber yürüyoruz. Oliver'ın monologlarının, ailesiyle sohbetlerinin ve başına gelenlere yorumlarının güzelliği filme şiirsel bir hava katıyor. Mizahın kullanımı Wes Anderson filmlerini anımsatıyor. Alttan alttan fakat dâhice bir mizah anlayışı film seyrini şenlendiriyor. Bütün bunlara inanılmaz güzel çekimler eşlik ediyor. Sanat yönetimi tek kelimeyle muazzam. 1986 yılında geçen film, döneminin ruhunu da kendi tarzında başarıyla yakalıyor. Müziklerinin de güzelliğinden bahsetmiş miydim? Filmin müziklerinin hepsi Arctic Monkeys'in solisti Alex Turner'a ait. Lafı uzatmıyorum: Submarine'i izleyin.
Filmin aynı adlı bir kitaptan uyarlanma olduğunu da belirtip, filmden önce kitabın tadını çıkarmayı sevenleri bilgilendirelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder