Hayallerim, Delorean ve Sen: Televizyon
Televizyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Televizyon etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Kasım 2012

Girls

2012 Primetime Emmy Ödülleri'ndeki giriş parodisi aklınızda kalmış olabilir. Şovun sunucusu Jimmy Kimmel'ın tuvalette ağladığı skeçten bahsediyorum. Skeçte tuvaletteki kabinlerden birinde çırılçıplak yerde oturan, pasta yiyen, hafif kilolu ve kısa saçlı genç bir kadın vardı. (Skeç için buraya tıklayın.) İşte o kadın Lena Dunham. Dunham 2012'de televizyon camiasında çok konuşulan isimlerdendi.

28 Ekim 2012

Six Feet Under


Karlı bir sabaha uyanınca bugün uzun zamandır beklettiğim bir yazıyı paylaşmanın vaktidir artık dedim. Böylesi güzel günlerde hatırladığımda içimi ısıtan, 21. yüzyılın en güzellerinden biri hakkında okuyacaksınız altta; Six Feet Under hakkında:

Yeniliklerin en güzel anları başlangıçta. O tazelik hissi, yeni yeni keşfetmeye başlamış olmanın verdiği değişik haz ve geleceğe doğru uzanan olasılıklar silsilesi... O his pek çok yerde çıkar karşısına adamın. İlk kez adım attığım mekanlarda, daha önceden tadını bilmediğim yiyeceklerde, kapağını açtığım kitaplarda, açılış jeneriğini izlediğim filmlerde ve ilk bölümlerini izlediğim dizilerde. 

10 Ağustos 2012

Gilmore Girls


Gilmore Girls 2000-2007 arasında yayınlanmış, WarnerBros’tan çıkma pek sevimli dizi. 
Gilmore Girls’ü yazmak omuzlarımda büyük bir yük. Böylesi çok sevdiğim bir diziyi yazmak, beraberinde büyük bir sorumluluk getiriyor. Pek bir seviyorum onları. Gerçi benim bu kızlarda bulduğumu, bir başkası farklı formlarda bulacaktır illaki.

27 Nisan 2012

A Game of Thrones - Ya Kazanırsın Ya Ölürsün

A Game of Thrones. George R.R. Martin'in A Song of Ice and Fire adlı fantezi roman serisinin ilk kitabının adı ve aynı kitaptan uyarlanan, milyonların gönlündeki tahtlara oturan başarılı HBO dizisi. Kurmaca, ortaçağı andıran, Westeros diyarında geçen hikaye hanedanların birbirleri ile taht, iktidar ve güç için giriştikleri kavgalar, savaşlar ve oyunlar olarak çok yüzeysel bir şekilde özetlenebilir. Diziyi izleyenler bilecektir, karakterler boldur ve hikaye birçok paralel katmandan oluşur. Kitabı okuyanlar da bilir: Dizideki karakter bolluğu romandakini aratmasa da, dizinin her bir karakterin üzerinde kitaptaki gibi duramamasının yarattığı belli bir eksiklik var; fakat dizinin birçok hüneri kitabı okuyanları bile onu izlerken bu tür eksiklikleri gözardı edebilmesini sağlıyor. Kitaptaki olay ve düşünce akışı ve neden-sonuç ilişkisine verilen derinlik, dizide -koşullar gereğince ve doğal olarak- sığ kalır.  Gene de dizinin çok başarılı bir adaptasyon olduğu su götürmez. HBO, George R.R. Martin'le bütün prodüksiyon, çekim ve seriyi hayata geçirme sürecinde çok yakın çalışmış ve yazar senaryoyu ve diziyi nasıl beğendiğini birçok röportajda dile getiriyor. Eh serinin yaratıcısının beğenisi de önemli bir unsurdur. (Her zaman olmamakla beraber. Bakınız: Kubrick'in Stephen King uyarlaması olan The Shining. Stephen King bu filmden nefret ettiğini söyler. Bahsettiğimiz Stanley Kubrick'tir ve Stephen King bence daha minnettar olmalı.)

George R.R. Martin
Bendeniz ilk kitabı geçenlerde bitirdim. Çok daha önce girişmeliydim seriye; fakat rutin hayat bir kitap katili. Genelde uyarlamaların kaynak eserlerine uyarlamalara göre öncelik veririm. Köklere saygı diyebilirsiniz. Ya da sadece o eserin evrim sürecini bütün yoğunluğu ile birinci elden yaşamak istemek. Çekirdekten kabuğa ilerleme felsefemi de pek bir sever ve çoğunlukla ona uygun davranırım.

O yüzdendir ki Taht Oyunları ile ilgili yazmam, konuşmam, tartışmalara katılmam çok geç oldu. Olsun, açığı kapıyorum ve acelem yok. Serinin bütün kitaplarının tadını çıkarmak birincil görevim.
Bu yazıyı okuyacakların çoğu şu an dizinin yayınlanan ikinci sezonuna kafa yormakla meşgullerdir sanırım. Serinin ikinci kitabı olan A Clash of Kings'i okumadan, ikinci sezonu izlemeyeceğim (Birinci sezon serinin ilk kitabından, ikinci sezon ise ikinci kitaptan uyarlama). O yüzden olası "spoiler"lara karşı duyarlı davranalım lütfen!

Bahsetmeden edemeyeceğim: Dizinin açılış jeneriği gördüğüm en güzel, en yaratıcı ve en heyecan verici jeneriklerden biri. Artık klasikleşmiş ve belki de klişeleşmiş olan "eskimiş parşömen harita jeneriği" yerine böylesi yaratıcı ve yenilikçi bir harita fikrine kesinlikle şapka çıkarılmalı. İzleyiciye hikayenin geçtiği coğrafya ve mekanları tanıtmada çok başarılı. Jenerik sezon boyunca gelişiyor ayrıca. Hikayenin dalları yeni mekanlara uzandığında o mekanların jeneriğe eklendiklerini görüyoruz.

Jeneriği bir daha izlemek isteyenler veya izlememiş olanlar için:

12 Mart 2012

Lorelai ile Rory'i tanıyanlar? Tanımayanlar için:
Tanıyanlar ise, arka planımda duran resmi de tanıdık bulabilirler... "You Jump, I Jump, Jack" bölümünden sevdiğim bir sahne. Beraber atlayacağın, güvendiğin ve inandığın şanslı kişi için! 
Sen atlarsan, ben de atlarım dostum.