Hatırlıyorum. Bir binanın çatı katında, çatının kenarında duruyordum. Anlaşılmaz kötü güçlerden kaçacak yerim kalmamıştı; ama nerede olduğumun bilincindeydim. Uçabilirsin dedim kendime ve bıraktım boşluğa bedeni. Kollarımı çırptım çılgınca. Yere bir metre kala yer çekimine karşı savaşı kazandım. Biraz uçtuktan sonra, sığ suda yüzmekten bıktığım zamanlardaki gibi kalktım ayağa birden. Yürüdüm gittim.
Yeni bir sergi var güzelim İstanbul'da. Serginin iki ressamından biri yıllardır tanıdığım ve sevdiğim güzel bir insan. Fırat Uran ve Ezgi Ece Ertuğrul'un sergisi Lucid Dream'den bahsediyorum. Lucid Dream'de çizdikleri rüyaları paylaşıyorlar. Rüyalar, bilincimizin altlarına sızarak bizim görmezden geldiklerimizi, bakıp es geçtiklerimizi, görüp çoktan unuttuklarımızı buluyorlar ve bulduklarını sürreal bir coğrafyada peşimize takıyorlar, bizi onlarla yüzleştirip, bizimle oyun oynuyorlar. Ve böylesi davranarak en büyük darbeyi vuruyorlar. Uyur gezer oluşumuzu, yüzleşmekten korkumuzu, halı altına atmanın asla son olmayacağını bağırıyorlar zihnin derinliklerinden. Rüyalar, gerçekleri yüzümüze vuruyor ulu orta.
Lucid Dream'deki resimlerin size anlatacakları var. Bu rüya halinden dem vuruyorlar. Sanat yoluyla, renklerle, çizgilerle ve mecazen.
Sergiden önce resimlere eşlikçi şu yazıyı okuyun.
Lucid Dream, 10 Şubat'a kadar, ikincikat Karaköy'de görülebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder