Kaliforniya'nın ufak bir kasabasında, El Monte'de geçen romanda Satürn'e karşı açılan bir savaşa tanık oluyoruz. İnsanların kendi hüzünleriyle, sevgileriyle, acılarıyla, mahremleriyle baş başa bırakılmak için başlattıkları savaşın etrafında dönen hayatları okuyoruz. Kitabın arka kapak metninden alıntılıyorum: "Alınyazısına karşı koymanın, kurmacanın ve başkaldırının, kayıplara rağmen ayakta kalmanın hikayesi."
Kağıttan insanlar, kağıttan hayatlar kağıtta hayat buluyorlar.
Yaratıcılığının ders niteliğinde olduğunu düşündüğüm Kağıt İnsanlar'da kurmaca üstkurmacaya öyle güzel evriliyor, yazan ve yazılan arasındaki ilişki öyle dokunaklı ve bütün olarak ele alınıyor ki biz, okuyucular, kendimizi bu denklemde yer yer fazla hissediyor; mahcup oluyoruz. Yapabileceğimiz en doğru, en keyifli şey kendi kağıt insanlarımızı, ıslanıp kağıt hamuruna dönmüş, elimizden kayıvermiş insanlarımızı düşünmek oluyor.
Plascencia eserine otobiyografik ögeler de ekliyor. Olaylar onun da çocukluğunu geçirdiği El Monte'de geçiyor. Yazım sürecinin kendisi de romanın kurgusuna dahil oluyor. Üstkurmaca, yazarın bizim dünyamızda, "gerçek" olanında gerçekleştirdiği yazma eyleminden besleniyor ve kurgu ile gerçek, metnin tüm fantastik unsurlarına ve yapısına rağmen, başarıyla iç içe geçiyor.
Kısacası elimizde alışılagelmiş kitaplardan ayrışan; kurgusu, karakterleri, sayfa düzeni ile bambaşka bir roman var. Plascencia'nın ilk romanı olan kitap Siren Yayınları tarafından oldukça başarılı bir şekilde yayınlanmış durumda. Bir yerlerden edinin; muhakkak okuyun.
Kitaptan Önermeler:
- Teori: Döşeme cilası ve ilk aşk daima dengeyi bozar.
- Kadın erkeğin kaburgasından değil kağıt parçalarından yaratılmıştır.
- Sevişirken kaynayan süt taşar, buharlaşıp tavanda toplanır, badananın içerisindeki şekeri çekip aşağıya damlar ve o artık karamelize süt olmuştur.
- Uykuda olan ve kalbi kırık bir adamı öldüremez ya da ondan bir şey çalamazsın.
- "Aşkın bir adabı, dikkat edilmesi gereken incelikleri vardır: Ne tutup başkalarına anlatırsın, ne de onun hakkında bir şey yazarsın." (S. 40)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder