Zihnim bir çölden farksız hissettiriyor bu aralar. Tam ağzını açıp benimle konuşacak derken suratını asıp kafasını çeviriyor öbür tarafa. Bu kuraklık sevgili blog'u da etkiliyor ister istemez. Güncellemeler seyrekleşiyor, sessizlik çoğalıyor. Böyle dönemlerde kendimle savaşmak adına bir cephe açmaya karar verdim. Tek bir konu başlığının altına uzun uzun yazmak zor olduğunda birçok konu hakkında kısa kısa yazmayı görev bileceğim kendime. Böyle bir denemeyi Bunları seviyorum. adlı iletimde yapmıştım. O iletiyi şu anda geliştirmekte olduğum yeni bir serinin kaba taslağı olarak almak yanlış olmayacaktır. Bu yeni seriye Avokado adını veriyorum. Haydi başlayalım o zaman.
28 Şubat 2013
24 Şubat 2013
Pazar Rüyası
Onlarca yıl sonra reşit olan her öğrenciye yaşıtlarıyla ayrı
eve çıkma izni ve bursu verilecek. En başta cazip görünen bu sistem pratikte
çok farklı sonuçlar doğuracak. Dünyanın her yerinde oluşturulacak öğrenci
evlerinin açılamayan tek bir kapısı olacak. Bu kapının ardındakiler bir zaman
gizemini koruyacak; fakat meraklı bir grup kapıyı zorlayacak. Açılan kapının
ardında kendi dairelerine benzeyen ama daha ufak bir ev bulacaklar. İlk önce
kendi dairelerinin uzantısı olan yeni bir kısım bulduklarını düşünerek
sevinecekler. Ardından keşfedilen dairenin sahibi varacak mekâna. İri yarı,
yavaş ama korkutucu adımlar atan ve kaşları çatık adam öğrencileri korkutacak.
Ve bu adam koridorun sonunda, kapı eşiğinde duran korkmuş öğrencilere gözünü
kırpmadan bakacak. Öğrenciler ise bu bakışlara yenik düşecek, kapıyı kapatacak
ve sağlama alacaklar. Bu kapının bir daha açılmaması gerektiğini hissedecekler.
Ve haklı olacaklar. Karşılaşmaları dünyaya yayılacak ve kendi evinde yaşayan
her bir öğrenci o kapıdan rahatsızlık duyacak. Daha tedbirli olacaklar.
Banyodan odalarına çıplak koşmayacaklar ya da evde yalnızken sarhoş
olmayacaklar. Bu kapılar onların ipleri olacak ve güzel öğrenciler kapının
ardındaki kötü adamın kuklası olacaklar.
23 Şubat'ı 24'üne bağlayan gecenin rüyası.
21 Şubat 2013
Uçuç Böceği XI
Aşağıda Joe Webb'in gönül çalan kolajlarını bulacaksınız. Sanatçının Magritte'ten izler ve apaçık göndermeler taşıyan eserlerini incelemesi eğlenceli. Daha fazlasını görmek için buraya tıklayın.
Kissing Magritte |
15 Şubat 2013
10 Şubat 2013
Lincoln
Spielberg’in yapmayı bildiği bir şey var ise, o da
beyaz perdede devasalaşan masallar anlatmak olmalı. Yönetmenin filmlerinde
kurduğu dramatik çatı çoğunlukla bana ağır gelse bile, belli anlarda içimdeki o
epik hisleri barındıran kutuyu tırmalayan sahneleri ve diyalogları ile
yönetmenin filmleri çoğu zaman bir yer buldu bu kalpte. 1971’de çektiği The Duel’la
yüzsüz korkulara bir yenisini tır formunda eklediğinden beri onlarca işe imza
attı. Adı fantezi ve bilim-kurgu sevenlerin saygıyla andığı bir sinema dahisi
oldu. Indiana Jones, E.T., Kaptan Hook, T-Rex, Spielberg’in vizyonuyla
şekillenen ünlü beyaz perde simaları. Spielberg’in
yeni projelerinin haberleri geldiğinde kamuoyunda heyecan çarpıntıları oluşması
kaçınılmaz. Son filmi Lincoln ile de yönetmen bu seneki ödül maratonunda ön
saflarda koşuyor. (Bkz. Oscar Adayları)
Etiketler:
Film,
Lincoln,
Sinema,
Steven Spielberg
3 Şubat 2013
Londra I
Londra'nın gerçekliğinden kuşku duymak ne haddime! Ama yıllardır sadece kitaplardan okuduklarım, dergi, gazetelerden ve bilgisayar ekranlarından gördüklerimle kafamda yarattığım şairler Londra'sı hiç kuşkusuz masalsı bir niteliğe bürüneli çok oluyor. Woolf''un Londra kadınları, Dickens'ın yokluk insanları ve Ackroyd'un mistik Doktor Dee'si, Londra'da bana eşlik ettiler. Harry Potter uzaklarda bir diyarda -en az zümrüt yeşili şehir kadar uzak mıdır?- bu şehirde sürükledi ayaklarını ve King's Cross'tan bindi Hogwarts trenine. Ne romantik komedilere ve dramlara sahne oldu tuğla duvarlı evleri. Bu zenginlik ile büyüdü gözlerim ve şaşkınlığım. Londra ile ilk tanışmam gerçekleşti; azı ve çoğu ile bu şehir bütün o kurgulardaki gibi görkemli. Önümüzdeki zamanlarda hakkında yazabilirim, şimdilik Londra sokaklarında gezenlerin rast gelebileceği sokakların fotoğraflarını paylaşıyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)