Hayallerim, Delorean ve Sen: Milano | Milan

5 Mayıs 2015

Milano | Milan

Milano, gri kahve şehir. Kendinizi evinizde hissettiren bir yer değil burası. Gördüğüm, hissettiğim şehri yazabilirim sadece - o hisleri de üç kelimeyle özetleyebilirim size: soğuk, şık, mesafeli. Burada soğuğu hava durumuna yapılmış bir yorum olarak almayın. Şehrin görkemli mimarisinin soğuk renk paletinin, geniş caddelerinin ve sokaklarındaki yabancılık hissinin yarattığı, ortama hakim bir soğukluk bu. Tabi yazının en başında belirtmeli, bir şehrin bireyin üzerindeki etkisi tektir; Milano'nun bende bıraktıkları da eşsiz. Başka hiçbir şehir aynı şeyleri hissettirmeyecek. Seyahatin en keyifli yanlarından biri de bu işte: İlk defa tanıştığınız şehir ya da kişi arasında pek fark yok aslında; ikisi de bilinmezliklerle, keşfedileceklerle ve en nihayetinde beğenilecek/beğenilmeyecek bin bir özellikle dolu. Her insan dostunuz olmayacak, her şehrin vazgeçilmez olmayacağı gibi. Bazılarını tanımış olmaktan memnun olacaksınız sadece ve anıları zihninize düştüğünde gülümseyeceksiniz; ama ilişkinizi olduğu yerde bırakacaksınız.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Milan, a grey and brown city. It does not make you feel at home. I can only write the city I see and feel; those feelings can be summarised in three words: cold, elegant, distant. Cold isn’t a comment on the city’s weather. The cold color palette of its magnificent architecture, wide  streets and a feeling of strangeness in its alley ways are the creators of this coldness I talk about. Of course it is important to say here that a city’s influence on an individual is unique – therefore my Milan can’t be compared with another one’s. I love this about travelling: there really isn’t that much of a difference with a city or a person you’ve just met.  Both of them are filled with the unknown, possibilities and eventually with a thousand different faces you may or may not like. Not every person will be your friend and not every city will be indispensable.


Milano'ya dönelim. Şehrin merkezindeki katedral kuşkusuz Milano’nun yıldızı. Gotik mimari öğelerle bezeli, Avrupa’nın dördüncü büyük katedrali Duomo di Milano güzelliğiyle büyülüyor. Milano deyince akla gelen ikinci dünya güzelliği ise Santa Maria delle Grazie kilisesindeki duvarı bezeyen da Vinci şaheseri The Last Supper. Duomo meydanındaki Galleria Vittorio Emanuele II ise eşine az rastlanır güzellikte bir alışveriş merkezi. Aynı zamanda dünyanın en eski alışveriş merkezlerinden Galleria 19. yüzyılın ikinci yarısında tasarlanıp inşa ediliyor. Günümüzde cam kubbeleri, detayları, kalabalığı ve canlılığı ile Milano'nun en enerjik mekanlarından. 15. yüzyılda Milano dükünün emriyle yaptırılan Castello Sforzesco (Sforzesco Kalesi) orta çağın son demlerine tanık olmuş bir yapı. Günümüzde içerisinde birçok müze ve galeri barındırıyor. Gezin, görün. Gün akşamla merhabalaşırken ise rotanızı Navigli bölgesine çevirin. Yüzyıllar önce kurulan kanallar bugün oldukça bakımsız; fakat terk edilmiş kanalların etrafında şehrin en renkli mahallelerinden biri yaşıyor: kafeler, restoranlar, butik mağazalar, antikacılar ve tasarım ürünler... Unutmadan: bir İtalyan spesiyalitesi olan panzerottiyi Luini'de yemeyi ihmal etmeyin.

Milano'dan günübirlik kaçmak, daha İtalya'ya özgü deneyimler yaşamak isterseniz ise Garda Gölü'ne gidin, masalsı kasaba Sirmione'de suyun tadını çıkarın.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Back to Milan. The cathedral Duomo di Milano in the city centre is without a doubt the star of Milan. Europe’s fourth largest cathedral, decorated with gothic architectural elements, is fascinating. Second earth beauty that comes to mind is the da Vinci masterpiece The Last Supper, decorating the wall in the Santa Maria delle Grazie church. Galleria Vittorio Emanuele II is a beautiful shopping mall built in the 19. century in the Duomo Square and is considered to be one of the oldest shopping malls in the world. With its glass domes, details, crowd and vividness the Galleria is an energetic meeting place. Castello Sforzesco, built in the 15. century by the order of the Duke of Milan, is a witness to the end of medieval times. Today the castle houses museums and galleries.
Walk, see, breathe in. Then when the day starts to greet the night, walk towards the Navigli neighbourhood.  The canals in Navigli, built centuries ago, are now left alone, but around the canals lives a colourful neighbourhood full of cafes, restaurants, boutiques, antiquaries and designer products... Oh and don’t forget to enjoy a panzerotti, an Italian pastry, in Luini.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder