Değeri tam anlaşılamamış
bir Doctor Who spin-off’u Torchwood. Fark etmeyen olduysa da ekleyeyim:
Torchwood, Doctor Who’nun anagramı. Sevimli bir detay. Davies döneminde Doktor’un en sevilen
yoldaşlarından biri haline gelen Kaptan Jack Harkness’ı ve Birleşik Krallık'taki uzaylılarla ilgili konularla ilgilenmesi için yaratılan oluşum Torchwood'u merkezine oturtan
dizinin dört sezonu mevcut. İlk iki sezonda her bir bölümde yeni bir gizemi
çözme sistemi ile ilerleniyor. Son iki sezon ise büyük hikaye örgüleriyle
sürükleyici birer mini dizi formatındalar. Üçüncü sezonun alt adı Children of
Earth, dördüncü sezonunki ise Miracle Day.
-Yazıda dizinin herhangi bir
sürprizi ele verilmiyor! Gönül rahatlığıyla okuyun.-
Torchwood’un ilk
bölümleri ağızda bir olmamışlık tadı bırakıyor. Belki Torchwood’un mesken
edindiği Cardiff’in pek çekici bir tarafı olmadığından, belki de sanki biraz
gelişigüzel yapılmış oyuncu seçiminden ötürü. Gene de Kaptan Jack’in karizmasına kapılıp
gitmek istiyorsanız bu eksiklikleri göz ardı edip izlemeye devam ediyorsunuz.
İzledikçe karakterlere ısınıyor insan. Talihsiz oyuncu seçimi düşüncesi tamamen
yok olmasa da zayıflıyor. Ne olursa olsun rüştünü ispat etmiş bir adamın
yarattığı bir dizi Torchwood. Karakterler dizi ilerledikçe derinleşiyor.
Hikayeleri zenginleşiyor, geçirdikleri değişimler dizinin tuzu baharatı oluyor.
Bazen olay örgüsündeki -karakterlerden ödün verilerek- dramatik yapıyı kurtarma
girişimlerine sinirlenseniz de bir şekilde bu yerlerin kotarıldığını da
görüyorsunuz.
Davies’in Torchwood’da yaratmak istediği karanlık atmosferin tadını yakalayabiliyorsunuz. Yazarın, Doctor Who’nun çocuksu
karanlığına fazla kara gelecek öykülerini anlatmaya çalıştığı bir platform
haline geliyor Torchwood. Aynı zamanda daha bir yetişkin. Cinsellik dozu bol bir fantastik dizi
Torchwood. Eşcinsel karakterlerin çokluğu ise diziyi televizyonu çeşitlendiren ve LGBT topluluğunun eğlence sektöründeki –özellikle fantastik
dizi dalındaki- öncü temsilcilerinden haline getiriyor. Torchwood’un yetişkin hali kendini ahlak seviyesinde belli
ediyor en çok. Çocukluğun siyah beyaz dünyasından çok daha gri ve belirsiz bir
dünyada çalışıyor Torchwood çalışanları. Aynı griliği Doktor’un ruhundan
biliyor ve tanıyoruz. Kaptan Harkness, Doktor’un daha karanlık ve cinselliğe bulanmış bir yansıması
gibi. Bir türlü ölemeyişi, o hayatına devam ederken çevresindeki herkesin
eninde sonunda yok oluşa mahkum olması gibi benzerlikler bu yansıma teorisini
destekliyor.
Son iki sezonun mini seri
formatında çekildiğini yazmıştım. Bu iki sezonun olay örgüleri arkadaş
ortamlarında tüm öznel fikirlerle eleştirilmeye açıklar; fakat tüm eksikliklere
rağmen iki sezon da sürükleyici, merak unsurunu gayet yerinde kullanıyor ve
bize bol bol Kaptan Jack Harkness anı yaşatıyor. Ki Kaptan’ı tanıyanlar bu
anların değerini de kestirebilirler. Miracle Day’de dizinin Amerika eksenli bir
yapıya dönüştürülmesi ise birçokları tarafından bolca eleştirilse de, ben karakterlerin
Cardiff’in kısıtlı coğrafyasından çıkmış olmalarından mutluyum.
Jack’in Doktor’dan
bahsettiği sahnelerde gözünün ışıldaması, zaman zaman Doctor Who’ya yapılan
göndermeler ve zaman çizgisinde yapılan kesişmeler Doctor Who hayranları için
Torchwood’u kıymetli bir seyirlik yapıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder