1791 basımlı Justine |
Fifty Shades of Grey ile başlayan erotik roman çılgınlığına
kendimce bir karşı cephe açarak alternatif erotik roman okumaya girişmiş,
sahaflarda karşıma çıkan İsterik’te aradığımı bulduğuma inanmış; fakat
bulamamıştım. Bu ufak macera ve kitabın kısa bir incelemesini okumak isterseniz
buraya tıklayabilirsiniz.
Ben de bu olayın üzerine sağlam bir adım atmaya karar verip
türün öncü eserlerini vermiş Marquis de Sade’a döndüm. Sade Markisi 18. Yüzyıl
Fransa’sının yüz karalarından. Erotizmi, şehveti, tutkuyu ve sapkınlığı konu
aldığı eserlerinde ekstrem uçlara gitmekten sakınmadan, hayal gücüne hiçbir
engel koymadan yazan Marki o günlerin en yasak isimlerinden. Kendisini
ahlaksızca davrandığı için –sadece yazdıklarından ötürü değil; cinsel taciz vb.
suçlamalar var kendisine karşı- hapse atmaları Marki’yi durdurmuyor, aksine bu
fiziksel kısıtlama onun zihnini coşturuyor. Marki’nin yazdığı Justine 1787’de
yayımlanıyor.
Justine ve Juliette iflas etmiş bir bankacının kızlarıdır.
Küçük yaşta hem anne hem babalarını kaybederler; yoksul ve yalnızdırlar. Juliette hayatına bir
genelevde devam etme kararı alır, yıllar geçtikçe güçlenir, zenginleşir ve
mutlu bir hayat sürer. Justine ise ablasının seçimini tasvip etmez, onunla
ilişkisini keser ve erdemin yolunu seçer. Sığınacak bir yer ve yiyecek yemek
arayışında önüne hep felaketler
çıkacaktır. Talihsizliği bir türlü geçmeyecek Justine’ın karşısına çıkan şehvet tutkunları Justine’ı her türlü
acı pahasına kendi zevklerine alet ederler; fakat Justine iyi yoldan çıkmamaya
çalışmaya ve Tanrı’sına sarılmaya devam eder.
Sade’ın erdemi anlatmak için seçtiği bu rahatsız edici yolda
bize çizdiği insan portreleri çok çeşitli. Justine maceraları boyunca sadizm –ki
Sade’ın adından üretilmiştir-, mazoşizm, ensest, pedofili ve başka bir çok
çeşitli psikoseksüel rahatsızlıkların kurbanları ile tanışmış ve kendisi de
kurban olmuştur. Güçlü olan kötüler hareketleri meşrulaştırmak için felsefi
inançlar benimsemişlerdir; ama hiçbirinin dini inancı yoktur. Hatta bir
manastırda sözde rahiplik yapan dört adam, manastırı köle ettikleri birçok
kadınla doldurmuş ve manastır çatısı ve maskesi altında kendi fantezilerini
sakınmadan gerçekleştiriyorlardır. Din yapılan bu aktivitelerin hepsini
yasaklar; kötüler dini reddederken bu yasaktan kendilerini ayrı tutarken,
Justine, tek umut kaynağının Tanrı inancı olduğunu savunur ve başına gelen bu
talihsizliklerin çarpıklığı içinde tek mantıklı cevabın dinde yattığına inanır.
Böylesi kötülüklerin zihinde nasıl meşrulaştırılabildiğini anlamaz. Onu kurban
edenlerin hepsi Justine’e hareketlerinin çıkış noktasını açıklamaya çalışır:
Eğer insanı doğadan ayrı göremezsek –ki onun
doğadan ayrı olması mümkün müdür? Doğum ve ölüm insanı iki uçtan doğaya bağlar-
insanı insanlığı ile düğümleyen ve onu kontrollü tutan vicdan, ahlak gibi
kavramlar soyutlaşır. Tek gerçek doğa kanunları ve doğada da güçlünün zayıfa
üstün gelmesi en büyük gerçektir. Kurdun avladığı kuzu, kurdun karnını doyurur.
Bu kitabın çarpık kötülerinin çıkış noktası olur; onlar karınlarını doyurmak
için cinsel zevkleri tatmak için avlarlar koyunları. Başka insanları onların ne
hissettiklerini umursamadan kurban etmelerini meşrulaştıran bu felsefe sadizmin
temelidir. Öyle ki sadece kendi yararlarınızı göz edecekseniz, diğerlerine
zarar gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
Sert pornografik öğeler içeren romanın şanssız kahramanı
Justine için yapılabilecek eleştiriler hayli çok. Eğer her seferinde
karşısındaki kişinin birkaç iyi niyete yorumlanabilecek sözlerine kanmıyor olsa
hiç kuşkusuz tuzağa düşürülme şansı büyük oranda azalacaktır. Sırf erdemin
temsil edildiği bu vücutta sağduyu, akıl ve deneyimlerden ders çıkarma
eksiktir. Sade, böylesi kötülüklerle dolu bir dünyada saf erdemlerin mahkum
olduğu kötülükleri yazarken ne kadar samimi bilmiyorum. Yazar hakkında ve
yazarı daha fazla okumalı kuşkusuz; fakat kendisine Fransız hükümeti tarafından
yöneltilen birçok suç tanıkların ifadeleri doğrultusunda yöneltilmiş. Cinsel
taciz konusunda kabarık bir geçmişi var. Marquis de Sade cinselliğin insanlık
kadar uzun tarihinde ilginç bir yerde duruyor kesinlikle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder