Hayallerim, Delorean ve Sen: Eylül 2012

25 Eylül 2012

The Wizarding World of Harry Potter

Geçmiş iletilere baktığımda son zamanlarda sinemanın ve filmlerin blogda ağırlıkta olduğunu fark ettim. Bilinçli olarak planlanan bir şey değil bu. Sinemanın ve filmlerin hayatımın çok büyük bir kısmını kaplamasından ve benim onların üzerine gevezelik etmekten çok hoşlanmamdan ileri geliyor; fakat blog bir sinema blogu olarak tasarlanmadı. Bu yüzden bu döngüyü kırmanın vaktidir. Sevgili G.'nin belirttiği gibi filmler dışında da yazmak lazım.

23 Eylül 2012

The Science of Sleep

Filmekimi çok yakında. Programda hem Michel Gondry'nin yeni filmini hem de Gael Garcia Bernal'in başrolünde oynadığı No'yu bulmak mümkün. Ben de uzun zamandır tekrardan izlemek istediğim The Science of Sleep'i izlemeyi öne çektim.

Ted

Vizyondaki filmlerin arasında bir Ted var. Sevimli ama ağzı bozuk ayıcık Ted veriyor filme ismini. Türkçe çevirisinde gene bir yavanlık söz konusu: Ayı Teddy. Sadece Ted kalırsa olmaz çünkü. Özel isim olmasına rağmen sırf "Ted" olursa Türkçe çevirisi, İngilizce kalır o. - Yakında vizyona girecek Taken 2'nin mekanı İstanbul olursa ve bizde de böylesi çeviri çılgınlığı var iken filmin Türkçe adı da Takip:İstanbul olmuş. Birincisi "Takip: Paris miydi"? Hiç hoş değil.-

12 Eylül 2012

Uçuç Böceği VII

Tumblr'daki görseller havuzunda boğulmamak için fazladan çaba sarf etmem gerekti şu son bir ayda. Öyle güzelliklerle karşılaşıyor ki insan! İşte gene uzun bir gezinmenin ardından rast geldiğim, HP evreni için hazırlanmış alternatif kitap kapakları:
 

7 Eylül 2012

Wir sind die Nacht

Alman sinemasının 20. yüzyıl başlarındaki görkeminin yansımaları çağdaş sinemada birçok kez karşımıza çıkıyorlar. Özellikle son yıllarda gözde yapımlar arasında yerini alan vampir filmleri bizleri Nosferatu'yu hatırlamaya ve onu yâd etmeye davet ediyorlar sanki. İşte bu bağlamda bakıldığında Wir sind die Nacht (We Are The Night), yakın dönem Alman sinemasının dikkat çeken örneklerinden. Alman klasiklerinden Nosferatu ile türdeş ve standart izleyicilerin zevkine hitap etmesinden ötürü çok konuşulan ve yeni Alman sinemasının seyircide heyecan yaratmasını sağlamasından ötürü.

6 Eylül 2012

Merak Uyandıran Fragmanlar

Fragman izlemenin keyfi ayrı. Ve kesinlikle eğlenceli! Aşağıda merakla beklediğim birkaç filmin fragmanlarını derledim size. İyi seyirler efem.

The Hobbit: An Unexpected Journey dört gözle beklediğim filmlerden. Özellikle fantastik serilerle veda etmekten nefret ediyorum. Hayatımda bıraktıkları boşluklar katlanılası olmuyorlar. The Lord of the Rings'e veda ise baya zorluydu. The Hobbit ikinci bir şans; yeniden Orta Dünya'ya giriş bileti ve görsellik konusunda LOTR filmlerini aratmayacağına ve epiklik konusunda da onların altında kalmayacağına inanıyorum. Peter Jackson: Sana kocaman teşekkürler.
(Hobbit kitabı ile ilgili yazmıştım daha önce, okumak isterseniz tıklayın.)

4 Eylül 2012

Greenberg

Noah Baumbach’ın Greenberg’ini 29. İstanbul Film Festivali’nden hatırlayabilirsiniz. Noah Baumbach’ı da daha önceki filmlerinden Margot at the Wedding (2007)  ile çağırabilirsiniz belki zihninizden. Margot at the Wedding başrolünde Nicole Kidman olan, aile ve hayat hakkında söyleyecek bir iki sözü olan, ağaç metaforu ile sarılmış ortalamanın üstünde bir filmdi. 2010 yapımı Greenberg’de çoğunlukla komedyen kimliği ile tanıdığımız Ben Stiller, akıl hastanesinden yeni çıkmış,  40’larında ve manik depresif Roger Greenberg rolünde (en son The Amazing Spider Man’de izlediğimiz Rhys Ifans’da filmin oyuncularından). Stiller, bu zor adamı ustalıkla canlandırıyor. Yaşamanın daha zor geldiği insanlardan biri olduğunu iyi yansıtabildiğini söyleyebiliriz.