Dünyanın ne harikalar barındırdığı malumunuz. Bu harikaların arasında yedi rakamı uzanır. Yediyi biliriz. Yedi Harika ile büyüdük. Keops Piramidi, Babil'in Asma Bahçeleri, Artemis Tapınağı, Zeus Heykeli, Rodos Heykeli, İskenderiye Feneri ve Halikarnas Mozolesi; işte bunlar MÖ. 2. yüzyılda son şeklini alan bu listede bulunan harikalar.
26 Temmuz 2012
25 Temmuz 2012
Barcelona, Barcelona
Biz Barcelona'ya gideli 7 ay oldu. Bugün orada geçirdiğimiz günler uyandı zihinde. Dünyanın hızına yetişmek zor; ben bu satırları yazarken benim Barcelona'mın üzerinden 7 ay geçmiş. Büyük ihtimalle bu uzunca sürede şehir yeni yeni güzellikler doğurup, bazılarını öldürmüştür. Sokaklar bizi hatırlar mı?
24 Temmuz 2012
Dexter II
Bugün de Dexter'la devam kararı aldım! Grafik tasarımcısı Ty Mattson'ın Dexter için hazırladığı bu posterlere bayıldım. Altı sezonun her biri için birer poster hazırlayan Mattson, posterlerin içine sezonun önemli olay, kişi, mekan ve nesnelerini yerleştirmiş. O yüzden diziyi izlemeyenler lütfen posterlerden sakınsın; ne olduğu anlaşılmasa bile spoiler potansiyeli taşıyor her biri.
23 Temmuz 2012
Dexter
Güzel insan ve seri katil Dexter ile 7. kez buluşmaya az kaldı. 30 Eylül'de yayınlanacak 7. sezonun ilk bölümü. Şimdilik, yayınlanan ilk 2 dakikalık kısım ile yetiniyoruz. Stüdyodan kaçan bilgiye göre ise, sekizinci sezondan sonra vedalaşacağız Dexter'la. Üzücü; fakat önümüzde daha dolu dolu iki sezon var. Şu andan tutmaya başlamayacağım o kaçınılmaz yası.
Etiketler:
Dexter,
Dizi,
Jeff Lindsay,
Michael C. Hall,
Showtime
21 Temmuz 2012
Delirmek ve Başka Ciddi Sorunlar
Michael Moore'un belgeseli Bowling for Columbine gözardı edilemez bir sorunu, Amerika'nın silahlanma politikasını eleştiriyordu. Çılgın özgürlüklerin ülkesinde silah edinmek öylesine kolay ki, 24 yaşındaki bir üniversite öğrencisi tamamen yasal olarak son iki ay içerisinde 4 silah edinebiliyor ve "online" olarak cephane ısmarlayabiliyor.
Etiketler:
Charlton Heston,
Columbine,
Michael Moore
Uçuç Böceği V
Zaman nasıl da hızlı geçiyor. En son iki hafta önce derlemişim bir Uçuç Böceği. Eh, vaktidir o zaman.
Kaiser Chiefs'in Employment albümünün 2. CD'si |
Etiketler:
Brueghel,
Evan Robertson,
Game of Thrones,
Hemingway,
Philip K. Dick,
Pottermore,
Uçuç Böceği
20 Temmuz 2012
Emmy Ödülleri
Amy Poehler |
Parks and Recreation'a gelecek olursak, Amy Poehler'ın haklı iki adaylık kaptığını görüyoruz. Biri oyunculuğu diğeri ise yaratıcı yazarlığı için.Gönül isterdi ki, Parks and Rec en iyi komedi dizisi olarak da aday gösterilsin.
Michael C. Hall |
Drama serilerindeki en başarılı erkek aktör adaylarından, Dexter'ı canlandıran Michael C. Hall'a beslediğim sevgiden ötürü ödülün ona gitmesini istiyor bu gönül. 2002'de Six Feet Under'daki performansı ile, 2008-2011 arasında da Dexter ile ödüle aday olan Hall, Emmy'den eli hep boş döndü. Belki altıncısında şansı yaver gider.
Tüm aday listesini buradan pdf formatında görebilirsiniz.
Etiketler:
Amy Poehler,
Community,
Dexter,
Dowton Abbey,
Emmy 2012,
Game of Thrones,
Michael C. Hall,
Modern Family,
Ödül,
Primetime
18 Temmuz 2012
Biraz daha Harry Potter: Pottermore
Dün gece kendimize güzel bir gece yaşattık güzel G. ile. Harry Potter ve Felsefe Taşı'nı izledik tekrar. Bu aralar daha bir özlem duyuyorum Harry'e. Ondandır ki Pottermore'dayım günlerdir. J.K. Rowling'in Potterseverlere son hediyesi Pottermore.
Etiketler:
Dumbledore,
Harry Potter,
Hermione,
J.K. Rowling,
Pottermore,
Ravenclaw
13 Temmuz 2012
The Amazing Spider-Man
The Amazing Spider-Man'i izledim sonunda.
Süper kahraman filmlerine karşı bir zayıflığım var. Zaten bütün bu çizgi roman
uyarlaması çılgınlığından önce de süper kahramanlara dayanamazdım. Geçirdiğim
Superman evresinin yoğunluğundan şaşkına düşerim hala bugün.
Etiketler:
Andrew Garfield,
Film,
Marc Webb,
Spider-Man,
Süper Kahraman
12 Temmuz 2012
Buchstabenmuseum
Hani bazen okuduğunuz bir cümleyi, bir kelimeyi, şiiri, romanı ya da etkilendiğiniz herhangi bir çeşit yazıyı, sarıp sarmalayıp hep yanınızda taşımak istediğiniz oldu mu? O satırlarda yakaladığınız duyguyu cebinizde gittiğiniz yerlere götürebilmek... Ya da herhangi bir şekilde somut bir forma sokup keyfini çıkarabilmek. Güzel olurdu.
11 Temmuz 2012
O Cesur Kadınlar II
Kadının etki alanının aileden ibaret olduğu, üniversitelerinin kapılarının kadınlara kapalı olduğu Aydınlanma Çağı'nın Fransa'sındayız. Fransız Devrimi'ni doğuran koşullar, aynı zamanda önemli kadın aktivistlerden Olympe de Gouges'u da doğuruyor.
Olympe de Gouges
Olympe de Gouges 1748'te doğuyor. O sırada Fransa'da kadınlar çok okuyor, politikleşmeleri kaçınılmaz oluyor. Salonlarda bir araya gelen "halktan" kadın ve erkekler devrimci ruhlu birliktelikler oluşturuyorlar. de Gouges küçük burjuva bir aileye doğuyor. Burjuvazinin yükseliş macerasının içerisinde kendini kadın haklarını savunmaya veriyor. Fransız Devrimi'ne en başlarda gönülden bağlı olan bu kadın, devrimin erkek egemenliği altına girmesi ve kadınların pozisyonunun değişmeyeceğini görmesi ile devrime olan inancını kaybediyor. Devrimin beraberinde getirdiği kan gölünden çok rahatsız olan hümanist Olympe de Gouges, devrimi eleştirmekten sakınmıyor. Haksızlığa uğramışların arkasında durmaktan çekinmeyen de Gouges, kadın haklarını da durmak bilmeksizin savunmaya devam ediyor. Kadın Hareketi'nde hatırı sayılır önemli bir yere sahip Declaration of the Rights of Woman and the Female Citizen (Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesi) eserini 1791'de yayımlıyor. Dirençli, tutkulu ve değerlerine sonuna kadar sadık kalmaya çalışan bir kadın Olympe de Gouges. Bu sarsılmayan duruşu, hiç azalmayan sesi yüzünden otoriteler tarafından "susturulması" uzun sürmüyor. Kral ile kraliçeyi öldüren devrimciler tarafından, devrimi ileride sonu gelmez eleştirileri ve yayınları ile tehlikeye atabileceği düşünülerek, giyotinde idam ediliyor.
İnfazını gözlemlemiş bir kişi tarafından kaleme alınan yazıda, Olympe de Gouges'un bütün güzelliği ile sakince ve dik durarak, giyotine yürüyüşü anlatılır.
Olympe de Gouges
Olympe |
İnfazını gözlemlemiş bir kişi tarafından kaleme alınan yazıda, Olympe de Gouges'un bütün güzelliği ile sakince ve dik durarak, giyotine yürüyüşü anlatılır.
7 Temmuz 2012
Uçuç Böceği IV
6 Temmuz 2012
Bunları seviyorum.
Bu aralar nelerden çok hoşlanıyorum? Gerçekleri analiz edebilen, güçlü kalemlerden çıkma, dürüst ve 250 kelimeden uzun haberler yapan soL Haber Portalı'nın -adam gibi haber yapmayı beceren site- bu haberi; D&R'ın açılımını sonunda öğrenebilmiş olmak (Doğan ve Raks'mış efendim.); Beetlejuice 2'nin çekilme ihtimali; başarılı blogger Miss Moss'un en son iletilerinden "Game of Givenchy"; Futurama'nın uzun bir bekleyişten sonra kavuştuğum 7. sezonu pek bir hoşuma gidiyor.
Beetlejuice Tim Burton'un 1988 yapımı filmi |
5 Temmuz 2012
Gelecek Uzun Sürer
Gelecek Uzun Sürer, geçmişle ilgili bir çift lafı olan bir
film. Güzelliği ise çenebaz olmayışında, sessiz sakin seyrinde ve sakin; fakat
etkileyici çekimlerinde. Filmin konusuna
kısaca değinecek olursak; Sumru üniversite tezi için Diyarbakır’a gelir.
Tezinin konusu ağıtlardır. Diyarbakır’da araştırma yaparken yollarının
kesiştiği insanlar ve onların kalp ağrıları ile beraber değişecektir.
Etiketler:
Diyarbakır,
Film,
Özcan Alper,
Türk Sineması
3 Temmuz 2012
Tatilden geriye ne kalır?
Ne zamandır yazamayışımın sebebi bu
sefer rutin hayatın işi gücü değildi. Tatile kaçtım. Ailemle Bodrum'da birkaç
gün geçirdik. Ruhum tazelenmedi; bedenen de birkaç kilo fazladan gayrı değişim
yok.
Şimdi geriye baktığımda birkaç şey var
zihnimde; onlar sapasağlam ve güçlüler. Geçen sabah sahildeydik. Birden
kuvvetli bir ses çalındı bütün tatilcilerin kulağına. Başlar gökyüzüne doğru
kalktı ve tam üstümüzden geçen iki jetin görüntüsü ile karşılaştık. Felaket
filmleri sahnesinden fırlamıştık sanki. Ne olduğundan habersiz, küçük
hayatlarını yaşayan bizlerin etrafında korkunç olaylar gelişiyordu. Kamera bizi
bir an gösterip -gözlerimizdeki merak, endişe ve korku ile- aksiyonun en sıcak
olduğu noktaya yöneliyordu sonra. Bütün o keşmekeş içerisinde bir iki saniye
gözüken bizlere ne olduğu ise muamma. Büyük ihtimalle ölüyüz gerçi.
Bir de içimdeki röntgencinin şaha kalkışı
var. Etrafımda dolanan bütün o insanların olası hikâyelerini döndürüp çevirdim
kafamda bütün tatil boyunca. Kocası slip mayo giyen, her öğlen yemeğinde
kayıplara karışan ve çok güzel bir yüzü ve yemyeşil gözleri olan o çok kilolu
kadın. Kocası çiçekli bir bermuda pantolon giyip, sabırla besliyordu çocukları.
Slip mayosu ile de 70'lerden fırlamış gibi bir hali vardı. Sonra bir de
bandanası ve halka küpeleri eksik olmayan, vücudu yirmilik mankenlerden geri
kalmayan, kırklarında, kısa kızıl saçlı o kadın. Nereden gelme bu kadın? İşte al sana
hikâyeler hikâyeler.
Çok hızlı bir tatildi bu. Tatilden çok;
bütün koşuşturmaca içinde aileme ayırabildiğim birkaç gün işte. Mekan onların
seçimi. Ben misafirim sadece.
Tatilden geriye tek bir dalganın alıp götürdüğü minik ayak izleri kalır. |
NOT: Yirmilik dişlerimle başım dertte.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)