Hayallerim, Delorean ve Sen: Elementary

21 Ekim 2013

Elementary

Lucy Liu Amerika’nın egzotik güzellerinden. Hakkında egzotik sıfatı kullanılan kişiye haksız bir ayrımcılık yapıldığı görüşüne katılsam dahi, Liu’nun yıllardır kurduğu kariyeri ve sevimli duruşu egzotik sıfatının onun için sadece güzelliğinin farklı bir yanını vurguladığını düşünüyorum.  Çin asıllı ABD’li sanatçının yer aldığı en son yapımlardan biri Elementary. BBC’nin başarılı yapımı Sherlock’a karşı  yapılan bir Amerikan atağı olan dizi, izledikçe kendini sevdiriyor ve Sherlock Holmes severler için apayrı bir formatta çözülecek yeni suçlar ve gizemler vaat ediyor.
 
Hikâyeyi Amerika’ya, ülkenin en göz alıcı şehirlerinden New York’a taşıyan, Dr. Watson’u kadın yapan diziye ön yargıyla yaklaşmamak elde değil. Bu çağdaş uyarlamanın Sherlock’un özünün ne kadarını başarıyla yakalayabileceği ve bunun üzerine şu ana kadar yapılmamış ne yenilikler ekleyeceği sorusu ile izlemeye başladım Elementary’i.  Pilot bölümün başlarında Holmes’un, uyarlamada İngiliz bırakılmış olması müthiş bir rahatlamaydı kuşkusuz. İngiliz edebiyatının ve İngiliz kültürünün en önemli figürlerinden Sherlock’u tamamen Amerikalı yapmak burnu havada ABD’li yapımcıların yapabileceği bir değişiklik sonuçta. BBC’nin Sherlock’u Benedict Cumberbatch’in performansı ve aksanı  ile büyülenen fanlara alternatif  kökenli –ve tabi ki daha çok sevebilecekleri, Amerikalı haliyle belki de kendilerini daha fazla özdeşleştirebilecekleri amacıyla- bir Holmes sunma  fikri akıllara gelmiştir eminim.
Dizinin genel hatlarına bakacak olursak: Sherlock Holmes rehabilitasyondan yeni çıkmıştır ve New York polisine danışman olarak hizmet vermektedir. Sherlock’un babası, oğluna eşlik etmesi, gözlemlemesi ve ayık tutması için Joan Watson adlı eski bir doktoru tutar. Sherlock davaları çözerken, Watson da onun yanından ayrılmaz.

Hikayedeki bu tarz değişikliklerin sebepleri arasında BBC’nin Sherlock’u ile telif hakkı sorunları yaşamamak ve gene eserin dizi/film uyarlamalarından farklılıklar sergileyerek kendini zorlu bir yarışın dışında tutmaya çalışmak var.  Kadın Watson karakteri cesur bir karar olsa da ileride oluşturabilecek herhangi bir duygusal yakınlaşma bir Sherlock uyarlaması olarak, diziye zarar verecektir kuşkusuz. Ana karakterlerin kaderin cilvesiyle bir türlü kavuşamamasını izlemekten bıktık Amerikan dizilerinde. Elementary bu konuya dikkat etmeli. Sherlock’un zekası ile çözülen davaların ne kadar ilginç olduğu konusuna da gelmeli. İlk sezonunda yirmi dört bölüm olan Elementary’de işlenen cinayetlerin/suçların çoğu CSI dizilerindekinden karmaşık ya da şık olması için tasarlanmış gibi duruyor. Bu zorlama duruş da izleyicinin kendini heyecanla suçun çözüme sürecine bırakmasını aksatıyor. Sherlock’un göz alıcı çıkarım yeteneği süsleme gibi duruyor. Castle’da, yazarın farklı bakış açısıyla yeni bir pencereden bakarak cinayetlerin çözülmesine katkı sağlamasından fazlasını yapıyor gibi gözükmüyor çoğunlukla Sherlock. Çoğunlukla diyorum; çünkü bazı bölümlerdeki şairane keşifleri ile de alkışı hak ediyor danışman dedektif.

Genel olarak BBC’nin Sherlock’undan başarılı olmayan; ama Amerikan dizileri arasında kalburüstü olmayı başaran, izledikçe karakterlerine ısındığınız; ama hakiki bir Sherlock Holmes macerası hissinin yaratılamadığı bir yapım Elementary.  Çok şık bir açılış jeneriği de var.





2 yorum:

  1. daha az önce geçen hafta yayınlanan bölümünü izledim kapattım ki yazını gördüm. ben de aynı şekilde düşünüyorum, çözümler olaylar neredeyse zorlama şekilde duruyor ben şimdilik lucy liu'nun zarif hallerini ve her hali güzel görünen new york sokaklarını izlemek için devam ediyorum ama sanırım elementary'nin de gitgide ilginçleşeceği, daha iyi olacağı bir dönem gelecek.umuyorum yani.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumun için çok teşekkür ederim :) şimdi ikinci sezon bölümleri daha bir oturmuş gibiler, yeni karakterler oldukça hoşuma gidiyor! sanırım artık daha bir fazla alıştım bu ikiliye, bakalım...

      Sil